Ana içeriğe atla

Yalova’da Gezilecek Yerler / Karaca Arboretumu


Bin Bir Çeşit Bitki Türü

Yalova’da Gezilecek Yerler / Karaca Arboretumu

Termal’den ayrılırken aklımızın bir köşesinde hala yerini koruyordu. Oteli araştırıyorduk. Haftasonu kaçamağı yapmak için oldukça uygun bir yer diye düşünüyorduk. Yolda Karaca Arboretumu için hala heyecanlı hissediyorduk. Yorgunluğa izin vermiyorduk, zaman sanki bizim için uzamıştı o halde yorgunlukta bizi ele geçirmemeliydi.

Karaca Arboretumu, 1980 yılında TEMA Vakfı kurucusu Hayrettin Karaca tarafından kurulmuş. Vardığımızda biraz dinlendik ve doğayı izlemeye koyulduk. Rehberin gelmesini bekliyorduk. İçerisinde hangi ağaçlarla tanışacağımızı merak ediyorduk.

Saat geldi ve içeri girdik. Mis gibi bir hava ile rehberimiz anlatmaya başladı. Dünyanın birçok yerinden ağaçlar getirilmişti. Uzak Doğu’dan, Amerika’dan… Rehbere sorduk, “nasıl buranın toprağına uyum sağladılar?” “Çok küçük yaşta getirildiler, aynı bir insan çocuğu gibi onlarda buraya zamanla alıştılar ve büyüdüler” dedi.

Günümüzde 135 dönüm üzerine kurulu bu özel alan içerisinde barındırdığı 7.000 civarında ki değişik bitki tür, alt tür, varyete ve kültür formu ile ülkemizde önemli bir gen merkezi konumuna ulaşmıştır.
Koleksiyon Avrupa, Amerika ve Asya kıtasına özgü geniş bir ürün yelpazesine sahiptir. Dikkate değer koleksiyonlar arasında; Guercus / Meşe, Acer / Akçaağaç, Prunus / Japon Kirazı, Magnolia / Manolya ve Pinus / Çam türlerini sayabiliriz.
Karaca Arboretum, 2004 yılının Haziran ayında Uluslararası Dendroloji (Ağaç Bilimi) Vakfı tarafından, Dünya'da şimdiye kadar 14 Arboretum'a verilen ödüle layık görülmüştür. 27 Haziran 2004'te Cemiyetin Başkanı tarafından Arboretum'da düzenlenen tören ile Karaca'ya bu ödül takdim edilmiştir. Karaca Arboretum bu ödüle layık görülen 15. Arboretum olmuştur.

Yalova’da Gezilecek Yerler / Karaca Arboretumu

Daha önce hayatımda hiç görmediğim Bambu ağacı ile tanıştım burada. En çok hafızama yer eden ağaçtı. Belki de daha önce çalıştığım işte bambu ürünlerle çok ilgilendiğim içindir. Bambu ağacının dışı metal bir boruyu anımsatıyordu. Oldukça sert ve havanın sıcağına rağmen buz gibiydi. Pandaların temel besini olan bu ağaç evdeki, özellikle mutfak eşyalarında vazgeçilmezimiz.

Yalova’da Gezilecek Yerler / Karaca Arboretumu

Doğa da bulunan elmanın asıl olanını görmek hayret vericiydi. Evet, doğal yemediğimizi, ilaçlı yediğimizi biliyordum ama aslının bu kadar küçük olabileceğini hiç düşünmemiştim.

Yalova’da Gezilecek Yerler / Karaca Arboretumu

Japonya bitki türüne ayrılmış alana bayıldım doğrusu. Aradan ne kadar zaman geçerse geçsin hafızamda tutmak için çabalayacağım bir görsel şölen gibi gelmişti bu alan bana.

Yalova’da Gezilecek Yerler / Karaca Arboretumu

İçerisinde, Acer, Prunus, Malas, Magnolia, Quercus, Betula, Pinus, ağabeyes, Picea cinslerine ait önemli birçok tür ve kültür formunu barındırmaktadır. Nilüferler, su birikintisi, kurbağalar, asmalar, hiç görmediğim ağaçlar, rengarenk çiçekler, tertemiz bir hava…  Daha ne isteyebilirdim ki…

Yalova’da Gezilecek Yerler / Karaca Arboretumu

Bu arboretum herkesin görmeyi isteyeceği bir yerdir sanırım. İyiki gittim diyorum.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İnsan Neyle Yaşar? / Mum

"'Göze göz, dişe diş' dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin." (Matta, 5:38-39. baplar) “Bu olay derebeylik zamanlarında yaşandı. Her türden derebeyi vardı o zamanlar. Tanrı ve ölüm korkusu olan, insana merhamet etmeyi bilenler de vardı, hatırlamaya bile değmeyecek, köpek gibi olanlar da. Fakat en kötüleri, çamurun içinden çıkmasına rağmen prens olmuş gibi davranan, toprak köleleri arasından yükselip amir olanlardı! Herkes en çok onlardan çekiyordu.”  Diyerek başlıyor  hikaye. Köylülere eziyet eden bir kâhyayı anlatıyor. Burada ana karakter “kötü” bir insan. Kötülüğü ise hırsından geliyor. Yükselerek bir köye kâhya olmuştur. Ancak köylülere eziyet etmektedir. Kraldan çok kralcılık taslıyor diyebiliriz. “Kâhya eline gücü geçirir geçirmez köylülerin tepesine bindi. Onun da bir ailesi –karısı ve evli iki kızı- vardı, epey de para biriktirmişti: Günaha girmeden, rahatça yaşayıp gidebilirdi, ama hırs dolu olduğun...

Kıvılcımı Söndürmeyen Ateşi Zapt Edemez

İnsan Neyle Yaşar? Kitabının ikinci öyküsüydü bu hikaye. Başlığı okumamla beraber merak etmeye başlamıştım bu öyküyü. Hani bazı cümleler vardır, insanın içine dokunur işte böyle olmuştu. Daha başlıkta içime dokunmuştu. Bu kısa öykü bir hayat dersi aslında. Nefret küçük bir kıvılcım olup yüreğimizde ki yerini aldığında kendimizi haklı çıkarmak adına her yola sürükleyebiliriz. Nefret yüktür derler ya işte öyle… Bu hikayede de nefretin aslında en çok kime zarar verdiğini net bir şekilde göreceğiz. Bir yumurtadan başlayan, her şeyi koca alevlere dönüştüren bir öfke anlatılıyor bu öyküde. Aslında ilk başlarda huzurlu bir komşulukları vardı bu öyküde ki insanların. Sonra bir gün tavuk karşı komşunun arsasına girer ve bir yumurta kayıptır. Önce kadınlar başlar kavgaya. Bir yumurtadan sebeple… Sonra erkeklerde dahil olur bu kavgaya. Öyle büyür öyle büyür ki bu kavgalar. Artık birbirlerini şehre gidip mahkemeye vermekten neredeyse topraklarıyla uğraşacak vakit bulamamışlar. Tabi ...

İnsana Ne Kadar Toprak Lazım / İnsan Neyle Yaşar?

Bu öyküyü çok küçükken okumuştum. Yıllar geçtikten sonra tekrar okuduğumda bu kadar hafızamda yer etmiş olmasına şaşırmıştım. Öykünün tümünü hatırlıyordum. Öyküyü yeniden okuduğumda çok etkilendim. Büyük ihtimalle küçükken okuduğumda da bu denli etkilenmiştim. İnsanın aç gözlülüğü belki bu kadar açık, nazik ve zekice anlatılabilirdi. Aza kanaat etmeli. Aslında bundan bir 10 yıl önce kendi çevremde de bu böyleydi. Herkes her şeyi paylaşır, herkes halinden memnundu. Kimse daha fazlasını aç gözlülük ve ya göstermek için istemezdi. Kendi hayatını ileri taşımak herkesin hayalidir. Benimde öyle ancak, bu hırsla ve aç gözlülük yüzünden olmamalı. Bilinçlice eldekilerin keyfini çıkarırken gelmeli daha fazlası. Böyle olursa eğer hayatın tadının daha iyi çıkacağını düşünüyorum. Hep daha fazlasını isterken, ömür bitiyor bir hiçlik içinde. Özellik son zamanlar da, artık hemen hemen herkes halinden şikayetçi. Herkes daha fazlasını istiyor ama kimse daha fazlasının ne olduğunu bilmiyor. Çü...