Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Zülfü Livaneli / Bir Kedi Bir Adam Bir Ölüm Kitap Yorumu ve Alıntılar

Serenad’ı anlatırken bahsettiğim gibi en sevdiğim yazarla tanışmış akabinde birçok kitabını kütüphaneme eklemiştim. Ardından elime aldığım Bir Kedi Bir Adam Bir ölüm kitabını hemen okumaya başladım. Hayatımda ilk kez karşılaştığım bir tarzda yazılmıştı. Bir kitabı iki kişi anlatıyor, ilk bölümde bir adamın hayatını kaleme alan yazar, ikinci bölümde El Yazısı olarak adlandırılmış olan hikayenin kahramanı olan adam, kendi hayat hikayesini anlatıyor. Yazara hangi konularda katılıp katılmadığını, nerelerde yalan söylediğini ve yazarın bazı abartmalarını itiraf ediyor. Bir kitapta iki farklı üslup; bir yanda yazarın kaleminden çıkan ağır, süslü ve betimli cümleler, diğer yanda bizim gibi sıradan sanki karşımızda hikayesini doğrudan bize anlatan bir adam var. Kalemi o kadar hafif ki, bir bölümde ağır ve sakince okurken el yazısı bölümünde hızlı hızlı ve kolayca okunan bir kitap.   Ama bana öyle geldi ki, ilerleyen sayfalarda iki yazarın iki farklı üslubu olsa da, el yazısı dediğ

Zülfü Livaneli / Seranad Kitap Yorumu ve Alıntılar

Nasıl anlatacağımı ve nerden başlayacağımı bilemeyerek yazıyorum daha doğrusu yazmaya çalışacağım. Yine bir gün kitap seçme aşamasındayım ablamın güzeller güzeli kitaplığından. Daha önce hiç farkında olmadığım, olsam bile elimin hiç yanaşmadığı bir rafın ve kitapların arasında gözüme ilişti Seranad. Gözüme korkunç gelen bir kalınlıktaydı. İyi bir okur olmadığımdan çoğunlukla kalın kitaplardan kaçardım. Ama aramızda bir bağ oluştu, onu okuyacaktım ve sonradan en sevdiğim, tüm kitaplarını almak isteyeceğim bir yazarla tanışacaktım.  Bu eser bir çırpıda okunur ama öyle kolay kolay anlatılabilecek romanlardan değil. O kadar çok ağladım, öyle çok düşündüm ki… Acılar, gözümüzü yumduğumuz, karşımıza çıkmasını istemediğimiz olayları boğazım düğümlene düğümlene okudum. Sadece Türkiye değil, Almanya, Sovyetler, İngilizler ve dahası karşıma çıktı. Bizler yeni nesil olarak ne kadar da bihaberiz, tarihimizden, acılarımızdan. Bu güzel eserde bunları öyle sade ve içimize işleyerek, asla

Charles Dickens / İki Şehrin Hikayesi Kitap Yorumu ve Alıntılar

Elimde ki okunacak kitaplarım bittiğinde imdadıma her zaman ablamın kitaplığı koşuyor.Yıllardır okumak istediğim ancak elimin bir türlü gitmediği bir kitaptı İki Şehrin Hikayesi.  Alt raflardan birinde İki Şehrin Hikayesi gözüme takıldı, nafile ayıramıyorum, gözlerimi başka yöne dahi hareket ettiremiyorum. Elimi uzatmadan uzun bir süre bakıştık ve ben hala kararsızdım.Konusunun çok ilgimi çekmiş olmasına rağmen okumaya bir türlü karar veremiyordum.Çünkü çok ağır bir kitap olduğunu duymuştum ve çevremdeki birçok insan yarıda bırakmıştı bu kalın romanı. Elime aldım hayli uzun dakikalardan sonra, kendi kendime, asla yarıda bırakmak yok diyordum, ne kadar zorlanacağımı hissetmiş gibi… Kapağı açtığımda içine bir tarih atılmıştı, üzerinden aylar geçmiş ve yeni bir el ve yabancı gözler geziyordu artık sayfaların üzerinde. Romana giriş oldukça güzeldi ve hızlı ilerliyordum. Bu kadar abartılacak kadar zor değilmiş diyordum kendime. Sayfalar aktıkça ben hikayenin içinden çok k

Jules Verne / Doktor Ox’un Deneyi Kitap Yorumu ve Alıntılar

Modern Klasikler, ilk olarak kapak tasarımı ile çok dikkatimi çekiyordu. Her kitapçıya girdiğimde elimde en az iki kitabını almış olarak çıkıyorum. Hem fiyatı makul hem de o fantastik dünya beni cezbediyor. Yine bir kitapçıda gezindiğim sırada raflardan seçtiğim kitapları koklar ve incelerken sol çaprazda bulunan modern klasiklere gözüm takıldı ve adımlarım oraya doğru yöneldi. Elime aldığım ilk kitabı incelemeye koyuldum ve geri yerine bırakamadım. Hikaye hayali bir kasabada geçiyor, burası öyle bir yer ki, hepimizin düşlerinde böyle bir yerde yaşamak mutlaka geçmiştir. Bu kasabanın tarihinde bir insanın başka bir insana sesini dahi yükseltmişliği yoktur. Kavga, gürültü, hayıflanma ve mutsuzlukta asırlık tarihinde rastlanılan kavramlar değildir. Burası, müstakbel eşinle on yıl boyunca tanışmışlığın yoksa evlenemeyeceğin bir yer. Güvenlik güçlerinin asla işinin çıkmadığı ve bu yüzdende onlara ihtiyaç duyulmayan, kimsenin acelesi olmayan ve hayatın tadını çıkarıp ömürlerin

Umberto Eco / Sıfır Sayı Yorumu ve Alıntılar

Bu kitabı edineli hayli bir zaman oluyor. Ne okuyacağıma bir türlü karar veremediğim bir zamandaydım. Özellikle güzel ve akıcı romanlardan sonra kitap seçmek hayli bir zor oluyor. Sürekli olarak elime alıp bıraktığım Umberto Eco’nun bu kitabı kitaplıktan ısrarla bana göz kırpıyordu. Tamam dedim kendime, seni artık elime alıyorum ve son sayfaya gelmeden tekrar kitaplığa kaldırmayacağım. Beni oldukça rahatsız eden bir durum, kitaba başladıktan sonra zorlandığım için yarıda bırakıp kaldırmak, kendimi o kadar çaresiz ve içi boş hissediyorum ki bu durumla karşılaşınca dünyanın en kötü okuyucusu benmişim gibi. Elime alıp tekrar ilk sayfaları kurcaladıktan sonra biraz saçmaladığımı düşündüm, gayet güzel ve akıcıymış neden böyle davrandım diye düşünürken sayfalar hızlı hızlı akmıştı. Sorun maalesef şu ki, ben kitabı okurken çok fazla zihnimin içinde konuşmuşum ve yaklaşık elli sayfa okumuşken konunun içine hala girememişim. Hal böyle olunca tekrar başa döndüm, biraz silkelenip kitaba

Lev Tolstoy / Kreutzer Sonat Yorumu ve Alıntılar

Tolstoy ile ilk buluşmamı çok önceleri anlatmıştım. Benim için o, hayata baktığım farklı bir pencere, ancak bu kitabını okurken ona karşı biraz antipati duydum, tabi ardından hemen geçti… Kitapta kadın erkek ilişkilerini, kıskançlığın doğurduğu felaketlere, evlilikte yapılan hatalara, çocuklara, bir adamın ve kadının uyuşmadığında nasılda şiddetli kavgalar ettiğine, olgunlaşmaya, pişmanlığa, sanata, müziğin ritimlerinin psikolojiyi bazı noktalarda nasıl etkilediğine kadar birçok konunun kısa bir öyküde buluşmasını okudum. Öyle bir hikaye ki hayatımızda her noktadan izler taşıyordu sanki. Bir solukta okunacak kadar kısa ancak bir yudumda sindirilemeyecek kadar büyük bir hikaye oldu benim için. Kitapta çeviriden mi kaynaklanıyor bilemem ancak bazı uyuşmazlıklar vardı sanki, bana biraz kadın için alçaltıcı olan ifadeler varmış gibi geldi ve küfürlerin de kitabın içinde karşıma çıkması biran bana Tolstoy nasıl böyle şeyler söyler dedirtti, bunu hangi hakla düşündüm bilemiyoru

Blue Jasmine Film Yorumu

Bir şeyler izlemek istediğim akşam ve henüz ne izleyeceğime karar veremediğim zamanlarda Woody Allen   her zaman tercihim olur. İzlediğim hiçbir filmini ne zaman kaybı olarak gördüm ne de pişman oldum bugüne kadar. Hal böyle olunca tekrar filmlerine bakmaya karar verdim ve en çok hoşuma giden Blue Jasmine oldu. Hem konusu hem görselleri ile beni kendine çok fazla ısındırdı. Fazla zaman kaybetmeden izlemeye başladım. Hemen hemen her filminde olduğu gibi zaman nasıl aktı gitti anlamadım Blue Jasmine’i izlerken. Sabaha kadar devam etse izlerdim diye düşünüyorum. Okulunu yarım bırakıp sevdiği adamla evlenen Jasmine’nin hikayesi film. Serveti ve lüksü sevdiğinden daha fazla seviyordu kocasını Jasmine. Öyle ki gözünün önünde olanlara şüphelense bile önem vermiyordu. Hayatının ilk sırasında kocasına duyduğu aşk vardı. Servetinin üstüne sürekli olarak servet katan kocasından bazen şüphelense bile bu durumu ona yakıştıramıyordu. Ancak dedikodular patlak verince ardı arkası kesilmedi.