Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Erasmus Savaşa Karşı Kitap Yorumu

Kitapçının tavsiyesi ile aldığım bir kitap Erasmus Savaşa Karşı. Okurken çok zorlanmış olmama karşı güzel fikirler edindiğim bir kitap oldu benim için. İnsanın masumiyetinin ve acımasızlığının en güzel ortaya konduğu yapıtların başında gelir. İnsanı anlamak için evrensel bir klavuz niteliğinde adeta… denmiş arka kapakta. Ve eklenmiş, “Yağmalamaların zavallı halktan insanlar, cepleri fazlasıyla şişirilen asiller, çocukluklarından mahrum bırakılan ve çocuklarının katledilmesiyle kendileri de ölen yaşlı adamlar; muhtaç durumda kederin silahtan daha acımasızca yaraladığı yaşlı kadınlar, dul kalmış nice namuslu kadın, babasız onca çocuk, içler acısı halde nice ev, bir lokma ekmeğe muhtaç olmuş pek çok zengin… Burada konuşulması gereken esas nokta iyiliğin yok olması; çünkü tüm zararlı şeylerin, evrensel düzeyde salgının savaştan sonra arttığını iyiden iyiye bilen kimse yok.” Kitabın girişinde yazan “Dulce Bellum Inexpertis” yazısı ile iyi bir kitaba başladığımı hissetmiştim. A

İn Transition 2.0 / Geçiş Belgeseli

Geçiş, sokakta ki insanların yaratıcı duygularını uyarır. Böylece farklılıklarını aşarak kaynaklarını, enerjilerini ve ruhlarını en iyi şekilde kullanabilirler… Bu hikaye ”kendi paralarını basan topluluklar, kendi gıdalarını yetiştirenler, ekonomilerini yerelleştirenler ve ihtiyacı olan enerjiyi üretenlerin hikayelerini anlatıyor. Bu, belirsizliklerle dolu bir döneme çözümlerle cevap vererek yayılan bir hareket, bir sosyal deney. Belirsizliğin dalgalarında yüzen bir dünyada bir umut, olmadık yerlerde ustaca sebze yetiştirmenin gücü...” Dünyadaki Geçiş gruplarının tükenme ve maliyetli enerji kaynaklarının, finansal istikrarsızlığın ve çevresel değişimin zorluklarına nasıl tepki verdiği hakkında inanılmaz bir hikaye. Belgesel tüm süresi boyunca oldukça keyifli ve hiç zorlanmadan aktı. Ekonomiden, çevre kirliliğine, küresel ısınma ve iklim koşullarının değişimine kadar birçok konuya oldukça açıklayıcı, sade ve kolayca anlanabilecek şekilde açıklamalar yapılmıştı. Dünyamız

The Circle Film Yorumu

Uzun zamandır aklımda olan Emma Watson’un bu filmini sonunda izledim. Konusu oldukça dikkat çekiciydi. Başrol oyuncularının içinde Emma Watson’un olması da filme olan ilgimi artırıyordu zaten. Filmin konusunu kısaca özetlemek gerekirse, Mae (Watson) dünyanın en büyük ve en güçlü teknoloji ve sosyal medya şirketi için çalışmaya başladığında, bunu hayatının fırsatı olarak görür. Genç kadın bu fırsatı iyi değerlendirmeye kararlıdır. Şirkette azmi ve başarısı ile yükselirken şirketin kurucusu Hanks tarafından mahremiyet, etik ve nihayetinde kişisel özgürlüğünün sınırlarını zorlayan çığır açıcı bir deneye katılmaya teşvik edilir. Ancak deneye katılımı ve aldığı her karar, arkadaşlarının, ailesinin ve insanlığın hayatını ve geleceğini etkilemeye başlayacaktır... Filmin başları sıkıcıydı ama süre geçtikçe iyice sarmıştı. Hatta acelece bitirilmiş gibi gelmişti en son. Çok güzel bir konuydu ancak her şey çok kısa sürede tabiri caizse hooopp diye gerçekleşti. Kariyerimde bu filmd

The Suspect Kore Filmi Yorumu

Goblin dizisi ile tanıdığım ardından Train To Busan filmini izlediğim Gong Yoo oyunculuğuna hayran kaldığım Korelilerden. Gong Yoo filmleri içerisinde hiç dikkatimi çekmeyen bir yapım çıktı karşıma The Suspect. Gerilim, Dram ve Aksiyon türü ile dikkatimi çekmiş izlemeye başlamıştım. Filmin başları çok sıkıcı gelmişti ama sarmıştım bir şekilde. Aksiyon sahneleri biraz baş döndürücü olmuştu. Kameralar sürekli dönüyordu o sahneleri izlerken biraz zorlandım açıkçası. Kuzey Koreli bir ajan olan Gong Yoo’nun hikayesi hem dram dolu hem de aksiyon… Oldukça sıkı bir eğitimden geçmiş Gong Yoo. Çoğu kişinin tamamlayamadığı neredeyse çoğunun öldüğü eğitimleri başarıyla geçmiş. Ancak bir gün ülkesi tarafından terk edilmiş ve Güney Kore’de sığınmacı olarak yaşamaktadır. Ona sahip çıkan Başkan cinayete uğrar ve suç Gong Yoo’nun üzerine kalır. Bu saatten sonra Gong Yoo masumiyetini kanıtlamak için mücadele etmek zorunda kalmıştır. O aynı zamanda eşini ve çocuğunu öldüren

Midnight Runners Kore Filmi Yorumu

Hem eğlenceli olsun hem gizem olsun diyenler için çok ideal bir film. İzlerken çok güldüğüm filmlerden bir tanesi Midnight Runners. Film, polis akademisine girmek için mülakatta tanışan iki gencin eğlenceli ve azimli hikayesi. Mülakatta sakatlanan gence diğer gencin yardım etmesi ve parkuru onu sırtında taşıyarak tamamlamasıyla başlayan arkadaşlıkları ve devamında maceralarını izlemek oldukça keyifliydi. Bu iki arkadaş bir akşam dışarı çıkmışlardır. Kız tavlamak için. O günün gecesinde takip ettikleri kızın kaçırılmasıyla birlikte okulda öğrendiklerini uygulamaya başlarlar. Henüz polis değillerdir ancak gittikleri hiçbir karakol onlara yardım etmez. Çünkü kız evden kaçmış ve yasa dışı bir işte çalışmaktadır. Onlarda suçluların peşine kendi yöntemleri ile düşerler. Oyuncular rollerini çok çok iyi yapmışlardı. Senaryoda kendini hiç sıkmadan izlettirdi. Tür: Aksiyon, Komedi, Gençlik Yönetmen: Kim Joo-Hwan Senaryo: Kim Joo-Hwan Yapımcı: Lee Joon-Woo, Kim Ja

Hırçın Sevgilim Kore Filmi Yorumu

Bu kadar klişe bir filmi neden bu kadar geç izlediğime cevap vermeyeceğim  sanırım. Aşk ve romantik konulu filmleri pek sevmiyorum ama başrolde Jin Ji Hyun olduğunu duyunca izlemek istedim. Kesin çok gülerim diye düşünmüştüm. Bence sıkıcı ve soğuk günlerde izlenecek sıcak bir film. Oyuncular şahane konu beklediğimden çok daha güzeldi. Tesadüfler üzerine kurulu desek olmaz ama sevimli bir aşk hikayesiydi. Hırçın Sevgilim, 2001 yapımı Güney Kore filmi. Kolej öğrencisi Kyun-woo(Tae-hyun Cha)bir akşam eve dönüşünde metroda çok güzel ama bir o kadar da sarhoş bir kıza(Ji-hyun Jun) rastlar. Kız metro hattının kenarında ayakta zor durmaktadır ve Kyun-woo onu trenin önüne düşmekten kurtarır. Bindikleri trende kız baygın düşmeden önce en son Kyun-woo'a laf attığı için yolcular onun kız arkadaşı olduğunu düşünürler. Yolcuların suçlayıcı bakışları üzerine Kyun-woo kızın sorumluluğunu almak ve onu bir motele kadar taşımak zorunda kalır. 2008 yılında My Sassy Girl

Penny Pinchers Kore Filmi Yorumu

Song Joong Ki filmlerini araştırırken denk gelmiştim bu filme. Aynı zamanda komedi ve gençlik izlemeyi düşünüyordum. Filme denk gelmem ve izlemeye karar vermem aynı anda gerçekleşti denilebilir. 7 yıllık bir filmmiş. Song Joong Ki bayağı genç. Onu Descendants of the Sun’dan tanıdığım için filmi izlediğim süre boyunca çok garip geldi. Genç, vurdumduymaz, saf bir rolde de oyunculuğunun hakkını iyi vermiş. Hani bazı filmlere amaçsız deriz ya böyle bir filmdi benim için. İzlerken çok sıkıldım maalesef. Zaman geçsin, yalnızken arkada gürültü yapsın diye açılmış oldu en son. Filme ait bir beklentim olmadığı için pek bir hayal kırıklığımda olmadı açıkçası. Sıkıcı başladı sıkıcı devam etti ve sıkıcı bitti bana göre. Filmin konusu; Ji-Woong (Song Joong-Ki) üniversite mezunu olmasına rağmen hala annesinden para istemektedir. Ayrıca işsiz bir adamdır ve cansız bir özgeçmiş ile iş bulması da pek kolay değildir. Düşük gelirinden dolayı tutuğu çatı katındaki bir dairede yaşıyordu

Bazı Takvim Yapraklarını Kalp Saklar!

Kaç sene oldu hatırlamıyorum. Yıllar tane tane sökülürken takvimden bir yaprağı ayırmışım unutamıyorum. En sevdiğim defterin arasında saklamışım bu bir günü, daha fazla da vardır ama bazen mucize getirir ya günler. O günlerin ait olduğu takvim yaprakları bir deftere saklanırken geçen akşam hatırlıyorum. Meğer kalp kilitli bir deftermiş sen açıp bakmasan bile arada çıkarır başını gülümsermiş sana. O günü unutamıyorum. Hayatta engeller aşılabilir ancak biliyorum ki engel maddesel değil duygusal, yabancıdan değil aileden gelirse insan hassaslaşıyor, kırılıyor. Okulu terk ettiğim seneydi. Bizimkilerle her gün bitmek bilmeyen kavgalar çokta umrumda değildi o zamanlar açıkçası. Hepsine rest çekmiş ben çalışacağım demiştim. Beni bu karara getirene kadar hayli zorlasalar bile o kısımları anlatmak istemiyorum. Yaşım küçük ancak özgüvenim yaşımdan çok büyüktü. İyi denilebilecek bir işte çalışıyordum o zamanlar. Birde kredi kartım oldu birkaç ay sonra. Tabi ya artık sırtım yere gelm

Kendinizi Geç Kalmış Mı Hissediyorsunuz? İşte Bu Durumdan Sıyrılan Bazı İnsanlar!

Son zamanlarda kafama taktığım bir konu geç kalmışlık hissi. Bununla ilgili çok fazla sohbetler mevcut olsada bu duygudan kurtulmanın en önemli noktası bir şeyleri geç yaşta başarabilen insanlardır belki. Özellikle günümüzde bu durumu hissedenlerin yaş ortalaması oldukça düştü. Bende onlardan biriydim. Bir söz vardır ya “ harekete geç” bu söz çok anlamlıdır aslında. Çünkü harekete geçmedikçe pişmanlık her geçen yıl artacak ve en sonunda hiçbir şey yapmak istenilmeyecek hale gelecek sanırım. Bilinçaltının gücü ile birkaç yıldır ilgileniyorum. Çok detaylı olmasa bile hayatıma yansıttığım bazı noktaları var. Özellikle her gece olumlama yapmak bunlardan biri. Ancak bu da tek başına bir çözüm getirmiyor. “Harekete Geç!” Bilinçaltının gücünü çok uzun zamanda okudum. İşime yarayacak her cümlenin altını çizerek. Şu konu tecrübe ile sabittir ki neyi çok söylerseniz gerçekten de o oluyor. Kısaca örnek vermek gerekirse had safhada sağlıksız beslendiğim dönemde başladım bu yöntemi uygul

Captain Fantastic Film Yorumu

Ne izlesek diye düşünürken çoğu öneri listesinde yerini almış bir film dikkatimizi çekti. Mutlaka izlenmesi gerekenler başlığının altında karşımıza sürekli çıkınca bizde elbette izleyelim dedik. Bazen çok fazla önerisi yapılan filmler, kitaplar vs. beklentiyi karşılamıyor. Sebebini bilemem ama bu kadar muhteşemlikle anıldığı için sanırım beklenti yükseliyor. Bu durumda da bu mu çok beğenilmiş o kadar da değil derken filmden tat almaya fırsat kalmıyor. Senaryo oldukça güzel. Hatta harika bir fikir. Ama   doğada soyutlanarak yaşandıkları, eğitimleri, ve daha bir çok şey yansıtılmamıştı. Filmde herkes bu durumdan şikayetçi sanki. Herkes gerçek ve yalanlarla dolu olan bizim dünyamızı istiyor gibiydi. Filmi izlerken böyle bir babam olmasını çok istedim doğrusu. Doğada yaşamak ve gerçekten düşünerek eğitim almak. Okuduğun kitabı tamamen kendi izlenimlerinle anlatabilmek harika bir şey. Bu sahnelerde eğitim sistemine bir gönderme olduğu kesin. Şunu anladım ki dünya üzerinde

Bilinçaltını Kullanarak Nasıl Mutlu Olabiliriz?

Joseph Murphy’nin bilinçaltının gücü adlı kitabında geçen bilinçaltınız ve mutluluğunuz adlı bölümde hayatıma uyguladığım bir kısım var. Şu an için sanırım 2 hafta oldu ve bu mutluluk tekniğini uygulamaya başlayalı ve bunu paylaşmak istedim. Çünkü çok güzel bir anlatım vardı. Şöyle diyor, “İçinizde çok büyük bir güç vardır. Bu güce tam olarak inandığınızda mutluluk gelecektir sonra hayallerinizi gerçekleştirebilirsiniz.” Amerikan psikolojisinin babası William James, on dokuzuncu yüzyılın en büyük keşfinin fizik alanında olmadığını söylüyordu. En büyük keşif inançla desteklenen bilinçaltının gücüydü. Her zayıflığın üstesinden gelebileceğinizi fark ettiğiniz gün bilinçaltınızın sorunlarınızı çözebileceğini, vücudunuzu iyileştirebilecek ve size hayallerinizin de ötesinde bir refah sağlayabileceğine kesin olarak inandığınız gün hayatınızda gerçek ve uzun süreli mutluluğa kavuşmuş olursunuz. Mutluluk zihinsel bir durumdur. Siz mutluluğu seçme özgürlüğüne sahipsiniz. Bu olağan

Visages, Villages / Mekanlar ve Yüzler Belgeseli

Belgeseller benim dünyaya bakan pencerem. Bu pencereden bakınca sonsuzluğu, bilgiyi, umudu, başarıyı, pes etmeyişi, kişisel gelişimi, düşünceyi, yaratıcılığı ve daha birçoğunu görebildiğim manzaraya sahip. Bir süredir belgesel izlemek için kendimi hazır hissetmiyordum ablamda öyle. Bizde bir huy var iyi mi kötü mü bilinmez ama. Özellikle belgesel ve kült bir yapım izleyeceksek ve ya okuyacaksak kendimizi buna hazır hissetmemiz gerekir. Noktasına virgülüne kadar içine girmek isteriz. Eğer bunu kaldıracak kafamız yoksa belgesel ve ya iyi bir yapımı başka zamana erteleriz. Kendimizi iyi hissettiğimiz bir Cuma gecesiydi. Ablam Mekanlar ve Yüzler belgeselini uzun zaman önce keşfetmiş izleyelim dedi. Fragmana baktıktan sonra, fotoğraflar ve sanat, gittikleri yerleri sanat eserine döndürmesi hayli ilgimi çekmişti “e başlayalım hemen o halde” dedim. Ünlü yönetmen Agnés Varda ile fotoğraf sanatçısı JR, minibüsleriyle keyifli bir yolculuğa çıkıyor. Fransa’nın farklı bölgeler

Genco Erkal: Bir Delinin Hatıra Defteri

Beklediğim gün nihayetinde gelmişti, yol kısa olmasına rağmen erkenden hazırlanıp çıkmıştım. Bu benim ilk tiyatro gösterisi izleyişim olacaktı. Uzun zamandır evde olduğum için biraz karmaşık duygular içindeydim. Hatta gitmesem mi acaba diye düşündüm biran sonrasında “ya Eda saçmalama bir yere gitmiyorsun sonra oturup pişman oluyorsun” dedim kendime. Hatta sosyal fobim olduğuna dair korkmaya bile başlamıştım. Uzun süre sonra dışarı çıkarken bu kadar özendiğimi hiç hatırlamıyorum bu bulunacağım yere verdiğim değerden de kaynaklanıyor olabilir bilemiyorum. Ablamla buluşmak için otobüse doğru yürüdüm. Yolda aklıma gelen şeyler bir hayli fazlaydı. İlkokulda oynadığım tiyatrolar gelmişti, hocam o zamanlar beni çok beğenirdi ama topluluk önünde özgüven bir defa kırıldığında kolay kolay geri kazanılmıyor maalesef. Bir oyunda geyik olmuştum ama oyun sırasında kostümde eksik olan bir şey vardı. “Boynuzlarım.” Onları yapmayı unuttuğumuzu hatırladım. Sonrasında alelacele poşetlerle

Saçmalığa Gülenler İçin / Quick Filmi

2011 yılında gösterime giren bir Kore filmi Quick. Konusu çok hoşuma gitmişti. Boş vaktimin fazla olduğu bir gün can sıkıntısından bir şeyler izlemek istemiştim. Aksiyon, komedi, gerilim ve polisiye konu türlerine yazılmıştı. Bu kadar türü bir arada bulunduran bir film elbette dikkatimi çekmişti. Fragmana baktığımda anladım ki boş zamana boş bir film olacaktı, saçmalığa gülmekte gerek arada . Motosikletleri çok sevdiğim için filmi izlerken aşkım biraz daha depreşti. Filmde eski zamanlarda motosiklet çetesi vardır. Bu çete zamanla dağılmıştır. Biri ünlü bir şarkıcı, diğeri hızlı teslimat denince akla ilk gelen kuryelerden, sonuncusu ise bir polis memuru olmuştur. Kurye ve şarkıcı o zamanlar sevgiliymiş. Kurye ihanet etmiş ve ayrılmışlardır. Bu ihanetin öğrenildiği gün motorlarının başında olan ve hız yapan gençler büyük bir kazaya sebep olmuşlardır. Yıllar sonra kurye bir teslimat için gittiği yerden çıktığında orada bir bomba patlar. Bu daha sonra patlayacak olan bir