Türk edebiyatının Ayfer Tunç'u ile ilk kez bu kitabı okuyarak tanıştım. Ve bunca zaman okumadığım için kendisinden özür bile dilemek istediğim bir yazar oldu. Hem kalemini, hem kitabını çok sevdim. En kısa zamanda diğer kitaplarını da alıp kütüphaneme ekleyeceğim.
Yazar, bir ömrün özetini Aziz Bey'in hayatıyla bize aktarıyor. Aziz Bey'in doğumu, çocukluğu, gençliği, ilk aşkı, isyanı, evden gidişi, dünyasının başına yıkılışı, dönüşü, meslek edinişi, evlenmesi, en büyük pişmanlıkları, yapayalnız kalması ve daha niceleri ile bir insan hayatının özetini seksen sekiz sayfaya ustalıkla sığdırmış Ayfer Tunç..
Hikaye çok içime işledi. Sanki kitap okumuyordum, önümde bir amca hayatını anlatıyordu, hem her yerde karşımıza çıkan bilindik hikaye, hem de o bilindiklerin içinde yeni şeyleri keşfetme arzusu, bir insanın sırlarına tanık olma merakı ile okudum Aziz Bey'in hayatını. Değil seksen sekiz sayfa bir kaç seksen sekiz sayfa daha olsa okurdum. Öylesine sıcak, öylesine akıcı bir hikayeydi.
Bana en çok dokunan Aziz Bey'in herşeye rağmen bir vicdanı olmasıydı. Bazen ona çok kızmış olsam da bazen de çok acıdım. Hayatı Maryam ile birleşseydi yine aynı Aziz Bey mi olurdu? En çok bunu merak ediyorum. Birgün aynaya baktığında babasına ne kadar da benzediğini farkeden Aziz Bey gibi ne yaparsak yapalım bir gün ailemize mi benziyoruz gerçekten? Aziz Bey'in tek suçu belki de babasına çekmiş olmasıydı, kim bilir.
Camları kırılarak başlanan bir hikâyenin yine camların kırılması ile biten, bu kırıklıkların arasında ki bir ömürdü Aziz Bey'in Hadisesi...
yüreğinize sağlık...
YanıtlaSil