Ana içeriğe atla

Jules Verne / Doktor Ox’un Deneyi Kitap Yorumu ve Alıntılar

Jules Verne / Doktor Ox’un Deneyi Kitap Yorumu ve Alıntılar


Modern Klasikler, ilk olarak kapak tasarımı ile çok dikkatimi çekiyordu. Her kitapçıya girdiğimde elimde en az iki kitabını almış olarak çıkıyorum. Hem fiyatı makul hem de o fantastik dünya beni cezbediyor. Yine bir kitapçıda gezindiğim sırada raflardan seçtiğim kitapları koklar ve incelerken sol çaprazda bulunan modern klasiklere gözüm takıldı ve adımlarım oraya doğru yöneldi. Elime aldığım ilk kitabı incelemeye koyuldum ve geri yerine bırakamadım.

Hikaye hayali bir kasabada geçiyor, burası öyle bir yer ki, hepimizin düşlerinde böyle bir yerde yaşamak mutlaka geçmiştir. Bu kasabanın tarihinde bir insanın başka bir insana sesini dahi yükseltmişliği yoktur. Kavga, gürültü, hayıflanma ve mutsuzlukta asırlık tarihinde rastlanılan kavramlar değildir.

Burası, müstakbel eşinle on yıl boyunca tanışmışlığın yoksa evlenemeyeceğin bir yer. Güvenlik güçlerinin asla işinin çıkmadığı ve bu yüzdende onlara ihtiyaç duyulmayan, kimsenin acelesi olmayan ve hayatın tadını çıkarıp ömürlerin sükûnet ve durağan bir şekilde geçirildiği bir kasabadır.

Yöneticilerin bile hiçbir önemli karar almadan göçüp gittiği bir yaşam. Ve bir gün Doktor Ox, bu kenti aydınlatma projesi ile çıkagelir. Ve bu kentin halkını kobay olarak kullanacağı gizli bir projesi daha vardır.  Ve arka kapakta diyor ki, “ bilim vicdansız kişilerin elinde tehlikeli olabilir…”

Kentte aydınlanma başladıkça huzursuzluklar ve kavgalar da alır başını gider. O sakin halktan tabiri caizse vahşet ve şiddeti seven bir halk doğmuştur. Bu hepimizin içinde olan bir olgu mu yoksa sadece deney yüzünden insanlar bu hale gelebilir mi bilemem. Ancak hepimiz psikolojik ve ya fiziksel şiddet için belki de bir fırsat bekliyoruzdur. Jules Verne, ileride gelişecek olan teknolojiye mi gönderme yaptı, insanların asla toplulukla beraber sakin kalamayacağına ve bir gün mutlak surette her yerde sükûnetin kitleler halinde bozulacağına mı ironi yaptı onu da bilemem…

Okuması, eğlenceli ve elimden bırakmadan bitirdiğim bir kitap oldu. Hayali şehirlerin, fantastik deneylerine maruz kalmış bir halkı okumak isteyenler için ilk tercihlerden olabilir…

-Alıntılar-

" Zira bilim, vicdansız kişilerin elinde tehlikeli olabilir. "

“Yine konuş ve sürdür
Kalbimdeki şu tarifsiz uykuyu.”

''Tüm yaşamı boyunca hiçbir şeye karar vermeden ölen bir adam, bu dünyada mükemmeliyete yaklaşmış demektir.''

“...haklarına sıkı sıkıya bağlı bir ulus, zamanaşımı diye bir kavramı kabul edemez.”

“Salgın hastalıkların belli bir özelliği vardır. İnsanlara bulaşanlar hayvanları, hayvanlara bulaşanlar ise bitkileri etkilemez.”

“Evet, on yıl! On yıl boyunca birbirlerinin kalplerini fethetmeye çalışıyorlardı. Birine bir yaşam boyu bağlanmak söz konusu olduğunda, bu süreye gerçekten uzun denilebilir mi? Mühendis ya da doktor, avukat ya da valilik danışmanı olabilmek için on yıl eğitim görülsün de, biriyle evlenmek için onunla ilgili gerekli bilgileri edinmek bundan daha az zaman alsın ha!”

“-Selefimiz, dedi Van Tricasse ciddi bir tonda, selefimiz durumlar karşısında asla kesin kelimesini kullanmaya cesaret edemezdi. Bütün kesinlemeler tatsız geri dönüşlere yol açar.

“Ne kadar ağır gelse de, benden hep gerçeği duyacaksınız.”

“"Aptal" kelimesini kullandığım için beni bağışlayın. Cuk oturduğundan kabalığının kusuruna bakmayın.”

“Bu şartlarda sakin bir insan anormal bir yaratık olarak görülebilirdi.”

“Anlayın artık: bir yüzyıldır arabacıların küfretmediği, birbirlerine sövüp saymadığı, atların huysuzlanmadığı, köpeklerin ısırmadığı, kedilerin tırmalamadığı, kısacası tartışmanın gölgesine bile rastlanmayan bir kent bu! Sulh ceza mahkemelerinin bile tüm bir yıl iş olmadığı için çalışmadığı bir kent! Ne sanatın ne de işin, hiç ama hiçbir şeyin coşku yaratmadığı bir kent! Yüz yıldır, hiçbir zaptın tutulmadığı, jandarmaların laf olsun diye ortalıkta dolaştığı bir kent! Uzun sözün kısası, üç yüz yıldır ne bir yumruğun ne de bir tokadın atıldığı bir kent! Bu böyle devam edemez, tüm bunları değiştireceğiz, anlıyorsunuz değil mi üstat Ygéne?”

“Filozoflar böylesi yüksekliklerde ortaya çıkmış ve yine bilgeler de, bu dünyanın zavallılıklarının üzerinde, böylesi yüksekliklerde yaşamış olmalılar.”

“İyice düşünmeden asla harekete geçmemeli.”

“Bu ürkütücü ilişkilere girmeden önce( evlilik) , nişanlılar birbirlerini inceleme için gerekli araştırmalar, aynı kolejdeki gibi, en az on yıl sürüyordu. Bu süreden önce "onay almak" nadirdi.”

“Deliriyor muyuz yoksa acaba kenti büyük bir hastaneye mi dönüştürmek gerekecek?”

"Zaman sana uymuyorsa, sen zamana uy!"

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İnsan Neyle Yaşar? / Mum

"'Göze göz, dişe diş' dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin." (Matta, 5:38-39. baplar) “Bu olay derebeylik zamanlarında yaşandı. Her türden derebeyi vardı o zamanlar. Tanrı ve ölüm korkusu olan, insana merhamet etmeyi bilenler de vardı, hatırlamaya bile değmeyecek, köpek gibi olanlar da. Fakat en kötüleri, çamurun içinden çıkmasına rağmen prens olmuş gibi davranan, toprak köleleri arasından yükselip amir olanlardı! Herkes en çok onlardan çekiyordu.”  Diyerek başlıyor  hikaye. Köylülere eziyet eden bir kâhyayı anlatıyor. Burada ana karakter “kötü” bir insan. Kötülüğü ise hırsından geliyor. Yükselerek bir köye kâhya olmuştur. Ancak köylülere eziyet etmektedir. Kraldan çok kralcılık taslıyor diyebiliriz. “Kâhya eline gücü geçirir geçirmez köylülerin tepesine bindi. Onun da bir ailesi –karısı ve evli iki kızı- vardı, epey de para biriktirmişti: Günaha girmeden, rahatça yaşayıp gidebilirdi, ama hırs dolu olduğun

İnsana Ne Kadar Toprak Lazım / İnsan Neyle Yaşar?

Bu öyküyü çok küçükken okumuştum. Yıllar geçtikten sonra tekrar okuduğumda bu kadar hafızamda yer etmiş olmasına şaşırmıştım. Öykünün tümünü hatırlıyordum. Öyküyü yeniden okuduğumda çok etkilendim. Büyük ihtimalle küçükken okuduğumda da bu denli etkilenmiştim. İnsanın aç gözlülüğü belki bu kadar açık, nazik ve zekice anlatılabilirdi. Aza kanaat etmeli. Aslında bundan bir 10 yıl önce kendi çevremde de bu böyleydi. Herkes her şeyi paylaşır, herkes halinden memnundu. Kimse daha fazlasını aç gözlülük ve ya göstermek için istemezdi. Kendi hayatını ileri taşımak herkesin hayalidir. Benimde öyle ancak, bu hırsla ve aç gözlülük yüzünden olmamalı. Bilinçlice eldekilerin keyfini çıkarırken gelmeli daha fazlası. Böyle olursa eğer hayatın tadının daha iyi çıkacağını düşünüyorum. Hep daha fazlasını isterken, ömür bitiyor bir hiçlik içinde. Özellik son zamanlar da, artık hemen hemen herkes halinden şikayetçi. Herkes daha fazlasını istiyor ama kimse daha fazlasının ne olduğunu bilmiyor. Çü

En Ünlü Güney Koreli Erkek Artistler Doğum Tarihleri, Burçları ve Dizileri

      Konumuz Kore olunca aklımıza ilk gelen diziler ve oyuncular oluyor. Erkekleri yakışıklılığı ile kızları sevimliliğiyle gözlerimize adeta şölen yaşatıyor. Benim de boş zamanlarıma ve uyku tutmayan gecelerime sık sık eşlik ediyor Koreli yapımlar. Bir dizi bitti mi hemen oyunculara ilgim yöneliyor ve tabi ki ilk olarak doğum tarihleri sonrasında da burçları merakımı cezbediyor. Bunun için en beğendiğim oyuncuların doğum tarihleri, burçları ve en popüler dizilerini hem kendim için hem de sizler için bir liste halinde hazırladım.  😍 En Ünlü Güney Koreli Artistler Doğum Tarihleri, Burçları ve Dizileri Listesi; Ji Chang Wook: 5 Temmuz 1987 ve Yengeç Burcu Dizi Önerisi: The K2, Healer           Lee Jong Suk: 14 Eylül 1989 ve Başak Burcu Dizi Önerisi: W, Pinocchio, Doktor Stranger ·          Park Hae Jin: 1 Mayıs 1983 ve Boğa Burcu Dizi Önerisi: Bad Guys, Man x Man Kim Woo Bin: 16 Temmuz 1989 ve Yengeç Burcu Dizi Önerisi: The Heirs,