Bu hafta Genco Erkal’ın sahnelendirdiği Bir Delinin Hatıra
Defteri oyununa gideceğim için çok heycanlıyım. İlk kez bir tiyatro oyununa
gideceğim, yıllardır isterdim ancak hiç fırsatım olmamıştı. Olmamıştı derken
öyle çok meşgul bir insan değilim. Bu çağ bildiğimiz gibi fırsatların içinde
fırsatsızlık yaratma çağı. Ruh dengemizi alt üst eden bahaneler yaşamımızın en
üst seviyesinde. Her şeye ulaşmak hem çok kolay hem de çok zor.
Ablamın bilet hediyesi ile tabiri caizse havalara uçmuştum.
Sonunda demiştim. Hem tiyatro hem de Genco Erkal… Yaklaşık iki yıldır bu oyuna
gitmek istiyorduk sanırım.
Oyunu izlemeden evvel hikayenin yaratıcısı olan Gogol’dan
dinlemek istedim Bir Delinin Hatıra Defterini. Yirmi sayfalık bir günlük
diyebiliriz. Tek solukta, biran bile ara vermeden okudum.
Çok güzel demek tabi ki yetersiz. Harika? Muhteşem? Belki
bunlar da yetmez.
Hayatımda ne bir deli görmüşlüğüm, ne de bir delinin
yazısına şahit olmuşluğum var. Ondandır hikaye bana bambaşka pencereler açtı.
Öyle çok ilginç geldi ki okurken hem gülmeye hem düşünmeye hem de her
ayrıntısına kadar anlamaya çalıştım.
Hikayede ki deli, dokuzuncu dereceden bir memurdur. Bir
dairede yaşar ve en büyük zevki, aynı zamanda işi olan yazıları kopya etmektir.
Bir devlet dairesinde yazıları ve mektupları muntazam bir şekilde kopya
eder. Aynı zamanda oldukça fakirdir ve çalıştığı yerdeki albayın kızına
aşıktır.
Köpeklerin kendi içlerinde konuştuğuna emin olan ve onların
yazışabileceğini dahi düşünen İvanov, albayın kızının yani Sofi’nin
köpeğinin mektuplarını çalar.
İvanov, mektupları birbiri ardına okurken yalan yok beni bir
gülme almıştı. Deliriyor muyum yoksa diye düşünmedim de değil.
Kendi hakkında yazılan mektubu görünce hayli bir sinirlenmiş
ve okumayı bırakmıştır.
İvanov bir gün İspanya Kralının kaybolduğunu işitir. Bunun
üzerine o kadar çok yoğunlaşır ve düşünür ki en sonunda İspanya Kralı olduğunu
düşünür. Tabi ya eğer kayboldu veyahut kaçırıldıysa muhakkak hafızasını
kaybetmiş olması gerekirdi, bundandır ki hiçbir şeyi hatırlamaz.
Kendini gizlemeye karar verir başlarda. Gerçeği öyle hemen
herkese anlatmamalı, onunla dalga geçen herkesin önünde söylemeli ki onların
yüz ifadelerini görebilsin. Artık işe de gitmez, zorla götürdüklerinde ise
verdikleri işi yapmaz. Sonuçta o bir kraldır.
Artık ülkesine dönme zamanı gelmiştir İvanov’un… Akıl
hastanesi İspanya, oradaki deliler halkı, kendisi de oranın kralıdır…
Hikayeyi okuduktan sonra öğrendim ki, Gogol delirerek ölmüş…
Ve Dostoyevski “ Hepimiz Gogol’un Paltosundan Çıktık” demiş…
Tiyatro oyunu için gerçekten çok heyecanlıyım. Geriye
günleri sayıyorum…
Yorumlar
Yorum Gönder