Ana içeriğe atla

A Violent Prosecutor Kore Filmi

A Violent Prosecutor Kore Filmi

Kang Dong-Won’un oyunculuğu ile yeni tanışmışken, bir filmini daha izlemek istedim. Konusu ile merakımı cezbeden A Violent Prosecutor türü ile de hoşuma gitmişti.

Başları biraz sıkıcı olsada git gide keyifli bir hal almıştı film. Özellikle Kang’ın filme girişiyle gülüşlerde artmıştı. Madem etrafımız yalancı dolu bari Kang gibi oldukça yüksekten sallayan insanlar olsa… En azından eğlenirdik.

Sadece gerçeklerin peşinden koşan, yeri geldiğinde şiddetten kendini esirgemeyen, gücün verdiği yetkiyi sonuna kadar kullanan bir savcının hikayesi bu film.

Savcı bir dosyayı fazlaca kurcalayınca başına gelenleri izleyeceğiz. Doğada imara açılmak istenen bir bölgede halk bu kararı durdurmaya çalışır. Protesto gösterileri dozunda ilerlerken halkın içine doğasever kimliği ile bir grup karışır ve polislerle çatışma başlar. Bir polisin ölümü üzerine halk masumiyetini kaybeder ve bölge imarı için karşı destek oluşur.

Bu sırada yakalanan ve sorguya çekilen bir şüpheli, burası için göçlerin olduğu bir bölge, Rusya’dan uçmaya başladıklarında 15 gün hiçbir şey yemeden içmeden havada süzülerek buraya gelirler der. Burası onların yemek yeme ve su içme alanıdır der. Savcı, şüphelinin samimiyetine inanmaz ve kaba kuvvet uygulamaya başlar, onların ortalığı karıştırmak için bilerek gönderildiğini ve bunun arkasında kimin olduğunu bulmak ister. Ertesi gün şüpheli sorgu odasında ölü bulunur ve suç savcının üzerine kalır. Mesleğinden olur ve katil olarak yargılanarak ceza alır.

İçerde geçirdiği zamanlar boyunca önce eski içeri tıktırdığı suçlulardan dayak yiyen savcı zamanla mesleğini kullanarak insanların davalarını çözmelerine yardımcı olur. 5 yıl aradan sonra koğuş ağası durumuna gelmiştir ve içerde saygı duyulan biri olmuştur.

Kang 9 ayrı suçtan içeri düşer ve filmin eğlenceli sahneleri de başlar. Kang’ın bir gün sorguda ki şüpheli ile aynı olayı anlatması savcının dikkatini çeker ve Kang’dan gerçekleri öğrenmek ister. Plan yaparlar Kang, savcıya yardım ederse hapisten çıkacaktır…

Ve tekrar duruşma için mahkeme günü gelir, oldukça güzel bir sahneydi. Savcı diyor ki, “bir cinayet katile fayda sağlar, bu şüphelinin ölümü bana ne fayda sağlamıştır, fayda sağlanan kişi bellidir.” Demesi farklı ve güzeldi bana göre…
Bu tekrar duruşma talebi o kadar kolay kabul edilmemiştir. Bir adamın imzası gereklidir. Bu imzayı almak içinse Kang, savcı kimliğine bürünmüş savcılık bürosuna dahi girmiştir…

Finali de güzel bitince bir filmin tadına doyum olmuyor açıkçası.

A Violent Prosecutor Kore Filmi


Tür: Aksiyon, Komedi

Yönetmen: Lee Il-Hyeong
Senaryo: Lee Il-Hyeong
Yapımcı: Gook Soo-Ran, Han Jae-Deok, Yoon Jong-Bin
imdb: 6.1
daum: 6.7
Süresi: 126 Dakika
Yapım Yılı: 2015 - 2016
Gösterim Tarihi: 3 Şubat 2016
Oyuncular: Hwang Jung-Min, Park Sung-Woong, Kang Dong-Won, Lee Sung-Min


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İnsan Neyle Yaşar? / Mum

"'Göze göz, dişe diş' dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin." (Matta, 5:38-39. baplar) “Bu olay derebeylik zamanlarında yaşandı. Her türden derebeyi vardı o zamanlar. Tanrı ve ölüm korkusu olan, insana merhamet etmeyi bilenler de vardı, hatırlamaya bile değmeyecek, köpek gibi olanlar da. Fakat en kötüleri, çamurun içinden çıkmasına rağmen prens olmuş gibi davranan, toprak köleleri arasından yükselip amir olanlardı! Herkes en çok onlardan çekiyordu.”  Diyerek başlıyor  hikaye. Köylülere eziyet eden bir kâhyayı anlatıyor. Burada ana karakter “kötü” bir insan. Kötülüğü ise hırsından geliyor. Yükselerek bir köye kâhya olmuştur. Ancak köylülere eziyet etmektedir. Kraldan çok kralcılık taslıyor diyebiliriz. “Kâhya eline gücü geçirir geçirmez köylülerin tepesine bindi. Onun da bir ailesi –karısı ve evli iki kızı- vardı, epey de para biriktirmişti: Günaha girmeden, rahatça yaşayıp gidebilirdi, ama hırs dolu olduğun...

Kıvılcımı Söndürmeyen Ateşi Zapt Edemez

İnsan Neyle Yaşar? Kitabının ikinci öyküsüydü bu hikaye. Başlığı okumamla beraber merak etmeye başlamıştım bu öyküyü. Hani bazı cümleler vardır, insanın içine dokunur işte böyle olmuştu. Daha başlıkta içime dokunmuştu. Bu kısa öykü bir hayat dersi aslında. Nefret küçük bir kıvılcım olup yüreğimizde ki yerini aldığında kendimizi haklı çıkarmak adına her yola sürükleyebiliriz. Nefret yüktür derler ya işte öyle… Bu hikayede de nefretin aslında en çok kime zarar verdiğini net bir şekilde göreceğiz. Bir yumurtadan başlayan, her şeyi koca alevlere dönüştüren bir öfke anlatılıyor bu öyküde. Aslında ilk başlarda huzurlu bir komşulukları vardı bu öyküde ki insanların. Sonra bir gün tavuk karşı komşunun arsasına girer ve bir yumurta kayıptır. Önce kadınlar başlar kavgaya. Bir yumurtadan sebeple… Sonra erkeklerde dahil olur bu kavgaya. Öyle büyür öyle büyür ki bu kavgalar. Artık birbirlerini şehre gidip mahkemeye vermekten neredeyse topraklarıyla uğraşacak vakit bulamamışlar. Tabi ...

İnsana Ne Kadar Toprak Lazım / İnsan Neyle Yaşar?

Bu öyküyü çok küçükken okumuştum. Yıllar geçtikten sonra tekrar okuduğumda bu kadar hafızamda yer etmiş olmasına şaşırmıştım. Öykünün tümünü hatırlıyordum. Öyküyü yeniden okuduğumda çok etkilendim. Büyük ihtimalle küçükken okuduğumda da bu denli etkilenmiştim. İnsanın aç gözlülüğü belki bu kadar açık, nazik ve zekice anlatılabilirdi. Aza kanaat etmeli. Aslında bundan bir 10 yıl önce kendi çevremde de bu böyleydi. Herkes her şeyi paylaşır, herkes halinden memnundu. Kimse daha fazlasını aç gözlülük ve ya göstermek için istemezdi. Kendi hayatını ileri taşımak herkesin hayalidir. Benimde öyle ancak, bu hırsla ve aç gözlülük yüzünden olmamalı. Bilinçlice eldekilerin keyfini çıkarırken gelmeli daha fazlası. Böyle olursa eğer hayatın tadının daha iyi çıkacağını düşünüyorum. Hep daha fazlasını isterken, ömür bitiyor bir hiçlik içinde. Özellik son zamanlar da, artık hemen hemen herkes halinden şikayetçi. Herkes daha fazlasını istiyor ama kimse daha fazlasının ne olduğunu bilmiyor. Çü...