Ana içeriğe atla

Kırklareli’nde Gezilecek Yerler - İğneada - Limanköy Feneri (Fransız Feneri)



Limanköy (Fransız) Feneri

Kırklareli’nde Gezilecek Yerler - İğneada - Limanköy Feneri (Fransız Feneri)

Kırklareli gezimizde hiç aklımızda olmayan ve bir tavsiye ile uğramaya karar verdiğimiz yer Limanköy Feneri. Aracın oldukça uzakta indirmesi sebebiyle tabanlara kuvvet demiştik. Ne kadar yürüdük bilmiyorum. Yolu hesaplamak aklıma gelmedi. Geniş bir sokakta biraz kalabalık ile ilerliyorduk. Yolun sağ ve sol taraflarında dizilmiş olan ağaçların gölgeleri yüzüme vururken derin derin nefes alıyordum. Yol daha çok uzasın istedim içimden. Feneri düşünmüyordum. Doğa yanı başımdaydı. İyiki vardı! Geride kalan kızılcıkları seven ve bol bol resim çeken teyzeye tebessüm ederek ilerledim. Anın içinde hayal kurarken ne telefonla ne de fotoğraf makinesiyle ilgilenemiyordum. Hayal kurmak çocukluğumda nasıl sığındığım dal ise bunun alışkanlığından kurtulamıyordum, ne kadar yaş alırsam alayım… Hele birde yollardaysam. Bazen koşup ablamın sırtına atlar, onu ısırır,  geçmişte kalan arkadaşlarımla buralarda gezer, bazen her evden çıkan insanların beni selamladığını düşünür, ağaçlara tırmandığımı hatta düştüğümü izler, bazen de sevgilim olur onunla el ele gezdiğimi hayal ederdim. Bu kurgular o an gerçekleşse tüm büyüler bozulurmuş gibi gelir, o kadar gerçekçi düşünürdüm ki belki hayatımda olsa bu kadar zevkli ve eğlenceli olmazdı.

Ben içimde böyle kurgular dönerken varmıştık Fenere. Kırklareli’nde en güzel vaktiğimi geçirdiğim yer sanırım. Manzarayla o kadar ilgilenmişim ki fenerle ilgilenmeye vaktim kalmamıştı neredeyse. Salıncağa oturup bir süre kitap okumak tüm yorgunluğumu unutturdu bana. Oradan fenerdeki kafede bir çay içmeye geçtik ablamla. Ne zaman şehir dışına çıksam ve ya doğa ile birlikte yaşayanların yüzüne baksam. Hep aynı ifade var sanki. Sakinlik, huzur. İşlemiş içlerine. “Abla İstanbul çok yorucu değil mi?” Dedim.  Maalesef ama başka bir şehirde yaşamak sanki yaşamak değilmiş gibi gelir bize hep. Belki de denemek gerek! Yolda geçen uzun saatlerin ardından, kalabalık şehrin yükünü hemen önümüzde ki manzaraya bırakırken, çaylarımızı içtik ve uzun bir sohbete daldık. Sonra geçtik tekrar salıncağa bu sefer manzarayı arkamıza aldık, zemin altımızdan hızlıca akıp giderken biz kahkaha atıyorduk.

Kırklareli’nde Gezilecek Yerler - İğneada - Limanköy Feneri (Fransız Feneri)

Çaylar çok lezzetliydi. :)



Bu fener ile ilgili kısa bir bilgi vermek gerekirse; İğneada Feneri adıyla da bilinen Limanköy Feneri, sınır ve rota feneri olarak iki ayrı görevi birden üstlenmektedir. İğneada beldesine 4 km uzaklıkta bulunan Limanköy’de, denizin 50-60 metre yamacında yer alan tarihi fener, Karadeniz’in en batısındaki deniz feneridir. Sultan Abdülmecit döneminde, 1866 yılında Fransızlara yaptırılan fener, halk arasında Fransız Feneri olarak da bilinmektedir. Dikdörtgen planlı bir idari bina ve silindirik fener kulesinden oluşmaktadır. Elektrik tesisatının olmadığı dönemlerde kurma koluyla kurularak gaz yağı ile denizi aydınlatan fener, günümüzde 100'lük halojen ampul ve plastik yansıtıcılar sayesinde 20 mil uzaktan bile görülebiliyor. Halen çevresinin özel işletmecilere restoran-çay bahçesi olarak kullanılmak üzere kiralandığı, bu konuda projelendirme yapıldığı bilinmektedir.

Bu bilgi http://www.demirkoy.gov.tr/ sitesinden alınmıştır.


Kırklareli’nde Gezilecek Yerler - İğneada - Limanköy Feneri (Fransız Feneri)

Odunlarda oturarakda keyif yapılabilirmiş. :)


Kırklareli’nde gezilecek yerler içinde İğneada'da bulunan Limanköy Feneri (Fransız Feneri) günübirlik İğneada’ya gelmişken iyiki gördüm dediğim yer…

Yorumlar

  1. Ve her defasında atladığımız bir detay, tekrar gitme arzusu. Acemilik güzel şey ama ah şu keşkeler olmasa❤️

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

İnsan Neyle Yaşar? / Mum

"'Göze göz, dişe diş' dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin." (Matta, 5:38-39. baplar) “Bu olay derebeylik zamanlarında yaşandı. Her türden derebeyi vardı o zamanlar. Tanrı ve ölüm korkusu olan, insana merhamet etmeyi bilenler de vardı, hatırlamaya bile değmeyecek, köpek gibi olanlar da. Fakat en kötüleri, çamurun içinden çıkmasına rağmen prens olmuş gibi davranan, toprak köleleri arasından yükselip amir olanlardı! Herkes en çok onlardan çekiyordu.”  Diyerek başlıyor  hikaye. Köylülere eziyet eden bir kâhyayı anlatıyor. Burada ana karakter “kötü” bir insan. Kötülüğü ise hırsından geliyor. Yükselerek bir köye kâhya olmuştur. Ancak köylülere eziyet etmektedir. Kraldan çok kralcılık taslıyor diyebiliriz. “Kâhya eline gücü geçirir geçirmez köylülerin tepesine bindi. Onun da bir ailesi –karısı ve evli iki kızı- vardı, epey de para biriktirmişti: Günaha girmeden, rahatça yaşayıp gidebilirdi, ama hırs dolu olduğun...

İnsana Ne Kadar Toprak Lazım / İnsan Neyle Yaşar?

Bu öyküyü çok küçükken okumuştum. Yıllar geçtikten sonra tekrar okuduğumda bu kadar hafızamda yer etmiş olmasına şaşırmıştım. Öykünün tümünü hatırlıyordum. Öyküyü yeniden okuduğumda çok etkilendim. Büyük ihtimalle küçükken okuduğumda da bu denli etkilenmiştim. İnsanın aç gözlülüğü belki bu kadar açık, nazik ve zekice anlatılabilirdi. Aza kanaat etmeli. Aslında bundan bir 10 yıl önce kendi çevremde de bu böyleydi. Herkes her şeyi paylaşır, herkes halinden memnundu. Kimse daha fazlasını aç gözlülük ve ya göstermek için istemezdi. Kendi hayatını ileri taşımak herkesin hayalidir. Benimde öyle ancak, bu hırsla ve aç gözlülük yüzünden olmamalı. Bilinçlice eldekilerin keyfini çıkarırken gelmeli daha fazlası. Böyle olursa eğer hayatın tadının daha iyi çıkacağını düşünüyorum. Hep daha fazlasını isterken, ömür bitiyor bir hiçlik içinde. Özellik son zamanlar da, artık hemen hemen herkes halinden şikayetçi. Herkes daha fazlasını istiyor ama kimse daha fazlasının ne olduğunu bilmiyor. Çü...

En Ünlü Güney Koreli Erkek Artistler Doğum Tarihleri, Burçları ve Dizileri

      Konumuz Kore olunca aklımıza ilk gelen diziler ve oyuncular oluyor. Erkekleri yakışıklılığı ile kızları sevimliliğiyle gözlerimize adeta şölen yaşatıyor. Benim de boş zamanlarıma ve uyku tutmayan gecelerime sık sık eşlik ediyor Koreli yapımlar. Bir dizi bitti mi hemen oyunculara ilgim yöneliyor ve tabi ki ilk olarak doğum tarihleri sonrasında da burçları merakımı cezbediyor. Bunun için en beğendiğim oyuncuların doğum tarihleri, burçları ve en popüler dizilerini hem kendim için hem de sizler için bir liste halinde hazırladım.  😍 En Ünlü Güney Koreli Artistler Doğum Tarihleri, Burçları ve Dizileri Listesi; Ji Chang Wook: 5 Temmuz 1987 ve Yengeç Burcu Dizi Önerisi: The K2, Healer           Lee Jong Suk: 14 Eylül 1989 ve Başak Burcu Dizi Önerisi: W, Pinocchio, Doktor Stranger ·          Park Hae Jin: 1 Mayıs 1983 ve Boğa Burcu Dizi Önerisi: Bad Guys, Man x...