Ana içeriğe atla

Golden Slumber Kore Filmi

Golden Slumber Kore Filmi


Aksiyon filmlerini hemen hemen her gün izliyorum. Heyecan ve gerilim hoşuma gidiyor. Bu filmide Kan Dong Won için izlemeye başladım denebilir.

Konusuna bakınca oldukça hoşuma gitmişti. Kesin çok heyecanlıdır diye düşünmüştüm. Ama istediğimi bulamadım… Filmin konusu güzel olmasına karşın senaryo hafif kalmıştı bana göre. Onun dışında finalini hiç beğenmediğim bir film oldu. Sonuçsuz bitti sanki. Kore film dizilerinden alışkın olduğum kadarıyla insan kötü insanların sürünüşünü, düşüşünü görmek istiyor.

Filmin konusu ise, bir gün başkana suikast düzenlenir ve suç Kurye Kang Dong Won’un üzerine atılır.
Oldukça ahlaklı ve başarılı olan bu Kurye televizyonlara kadar çıkar ve halk tarafından tanınır sevilir. Bir gün elinde bir kutu ile teslimat yapacakken başkanın geçtiği sırada bir bomba patlar. İkinci bomba ise kuryenin elindedir. Bu bombadan arkadaşı sayesinde kurtulur ancak arkadaşı onu kurtarmak pahasına ölümü göze almıştır. Kuryenin artık yapması gereken tek şey kimseye güvenmemek ve kaçmak… Tüm güvenlik teşkilatı peşindedir…
Film, 2007 yılında yayımlanan ve Kotaro Isaka tarafından kaleme alınan "Golden Slumber" adlı bir romandan uyarlamadır.

Golden Slumber Kore Filmi

Tür: Aksiyon, Suç
Yönetmen: No Dong-Seok
Senaryo: Kotaro Isaka (roman), Lee Hae-Jun, Cho Ui-Seok
Yapımcı: Oh Hyo-Jin, Song Dae-Chan, Lee Yoo-Jin
İmdb: 5.9
Daum: 5.3
Süresi: 108 Dakika
Yapım Yılı: 2016 - 2018
Gösterim Tarihi: 14 Şubat 2018

Oyuncular: Kang Dong-Won, Han Hyo-Joo, Yoon Kye-Sang, Kim Sung-Kyun

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İnsan Neyle Yaşar? / Mum

"'Göze göz, dişe diş' dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin." (Matta, 5:38-39. baplar) “Bu olay derebeylik zamanlarında yaşandı. Her türden derebeyi vardı o zamanlar. Tanrı ve ölüm korkusu olan, insana merhamet etmeyi bilenler de vardı, hatırlamaya bile değmeyecek, köpek gibi olanlar da. Fakat en kötüleri, çamurun içinden çıkmasına rağmen prens olmuş gibi davranan, toprak köleleri arasından yükselip amir olanlardı! Herkes en çok onlardan çekiyordu.”  Diyerek başlıyor  hikaye. Köylülere eziyet eden bir kâhyayı anlatıyor. Burada ana karakter “kötü” bir insan. Kötülüğü ise hırsından geliyor. Yükselerek bir köye kâhya olmuştur. Ancak köylülere eziyet etmektedir. Kraldan çok kralcılık taslıyor diyebiliriz. “Kâhya eline gücü geçirir geçirmez köylülerin tepesine bindi. Onun da bir ailesi –karısı ve evli iki kızı- vardı, epey de para biriktirmişti: Günaha girmeden, rahatça yaşayıp gidebilirdi, ama hırs dolu olduğun...

İnsana Ne Kadar Toprak Lazım / İnsan Neyle Yaşar?

Bu öyküyü çok küçükken okumuştum. Yıllar geçtikten sonra tekrar okuduğumda bu kadar hafızamda yer etmiş olmasına şaşırmıştım. Öykünün tümünü hatırlıyordum. Öyküyü yeniden okuduğumda çok etkilendim. Büyük ihtimalle küçükken okuduğumda da bu denli etkilenmiştim. İnsanın aç gözlülüğü belki bu kadar açık, nazik ve zekice anlatılabilirdi. Aza kanaat etmeli. Aslında bundan bir 10 yıl önce kendi çevremde de bu böyleydi. Herkes her şeyi paylaşır, herkes halinden memnundu. Kimse daha fazlasını aç gözlülük ve ya göstermek için istemezdi. Kendi hayatını ileri taşımak herkesin hayalidir. Benimde öyle ancak, bu hırsla ve aç gözlülük yüzünden olmamalı. Bilinçlice eldekilerin keyfini çıkarırken gelmeli daha fazlası. Böyle olursa eğer hayatın tadının daha iyi çıkacağını düşünüyorum. Hep daha fazlasını isterken, ömür bitiyor bir hiçlik içinde. Özellik son zamanlar da, artık hemen hemen herkes halinden şikayetçi. Herkes daha fazlasını istiyor ama kimse daha fazlasının ne olduğunu bilmiyor. Çü...

Kıvılcımı Söndürmeyen Ateşi Zapt Edemez

İnsan Neyle Yaşar? Kitabının ikinci öyküsüydü bu hikaye. Başlığı okumamla beraber merak etmeye başlamıştım bu öyküyü. Hani bazı cümleler vardır, insanın içine dokunur işte böyle olmuştu. Daha başlıkta içime dokunmuştu. Bu kısa öykü bir hayat dersi aslında. Nefret küçük bir kıvılcım olup yüreğimizde ki yerini aldığında kendimizi haklı çıkarmak adına her yola sürükleyebiliriz. Nefret yüktür derler ya işte öyle… Bu hikayede de nefretin aslında en çok kime zarar verdiğini net bir şekilde göreceğiz. Bir yumurtadan başlayan, her şeyi koca alevlere dönüştüren bir öfke anlatılıyor bu öyküde. Aslında ilk başlarda huzurlu bir komşulukları vardı bu öyküde ki insanların. Sonra bir gün tavuk karşı komşunun arsasına girer ve bir yumurta kayıptır. Önce kadınlar başlar kavgaya. Bir yumurtadan sebeple… Sonra erkeklerde dahil olur bu kavgaya. Öyle büyür öyle büyür ki bu kavgalar. Artık birbirlerini şehre gidip mahkemeye vermekten neredeyse topraklarıyla uğraşacak vakit bulamamışlar. Tabi ...