Ana içeriğe atla

Sözlükten Seçtim "Kelime"


Kelimeler Değişirse Hayat Değişir
 
Sözlükten Seçtim "Kelime"


Kelime bugünlerde üzerinde çok fazla durup düşündüğüm, hayatımı, bana bakan gözleri ve benim baktığım görüş alanımı değiştirmem için ilk hangi yola başvurmam gerektiğinin cevabı. Geçmişinize indiniz mi hiç? Başınıza gelen olaylar silsilesinden bahsetmiyorum. O olayları çağırmak için gücünüzü yegane şekilde yoğunlaştırdığınız kelimelerden bahsediyorum.

Ergenlik ve çocukluk dönemleri kimimiz için yorucu ve erken yaşta bize olgunluk katan durumlardan oluşuyor. Bu dönemde şanslı iseniz hayatınızın geri kalanında da şanslı olacaksınız. Ancak durum kimi insanlar için öyle değil. Bu durumda geçmişten gelen şansızlıklarımızı değiştirmemizin ilk adımı kelimelerimizi değiştirmekten oluşuyor. Kelimeler değişirse düşünceler, düşünceler değişirse kaderimiz değişir bunu unutmamalı.

Fazla duygusallık, hassaslığın benim lanetim olduğunu kısa bir süre önce fark ettim. Bunun doğurduğu durumlar ise panik atak, ani öfke nöbetleri, alınganlıklar, bunların doğurduğu sonuçlar ise özsaygı, özgüven, özbenlik gibi kavramların beni yavaş yavaş terk etmesi. Ve bu duygular çok sinsidir. Sizi bir anda terk etmez, altını açık unuttuğunuz çaydanlığın içinde ki su nasıl buharlaşarak yavaş yavaş havaya karışıyorsa bu duygularda aynı şekilde havaya karışıyor. Ancak evrende hiçbir zaman hiçbir şey yok olmaz. Muhakkak başka surette dönerler. Buharlaşan sıvı yağmura, yiten özgüven kaygı bozukluğuna… Ama geri gelebilir. Nasıl mı? Zihninize, kendinize ve etrafa saçtığınız sözcükleri özenle seçtiğinizde. Size bir örnek vereyim. Hiç fark ettiniz mi? Bir süre boyunca ben karanlıktan veyahut başka bir şeyden korkmuyorum derseniz en sonunda koktuğunuz en büyük şeye dönüşürler. Çünkü beyniniz olumsuz kelimeleri dinlemez. Onun için önemli olan köktür. Yani korkmak. Bunun yerine bol bol güvendeyim derseniz, korkma duygusu bir müddet sonra zihninizi ele geçiremez.  Başka bir örnek vermek gerekirse rüyalarımız hayatımızın olmazsa olmazları. Siz gece yatmadan bu gece kabus görmeyeceğim ve ya kötü bir rüya görmek istemiyorum derseniz kötü bir rüya görürsünüz. Bunun yerine güzel bir rüya göreceğim demelisiniz. Bir müddet sonra güzel rüyalar görürsünüz. İlk hedefiniz gece yatarken olumlu konuşmak olsun. Böylelikle bilinçaltınız rahatlayacaktır. Sabah kalktığınızda of ne çabuk sabah oldu, gene iş, gene okul, zaman nasıl geçecek akşam olsun biran önce demeyin. Bugün güzel şeyler beni bulacak deyin…

Ancak yıllardır olumsuzluğa alıştırdığınız beyniniz bu durumdan hemen kurtulamayacaktır. Bunu şöyle düşünebilirsiniz. Bir insanın boğulmasının en büyük sebebi boğulma korkusudur. Suya düştüğünde kendini rahat, gevşek ve sakin bıraksa su onu kaldırır. Ancak korkuyla dolan beyin sinirlere, ciğerlere ve kalbe baskı yapar. Bu baskı çırpınmaya ve ağırlaşmaya sonunda da korkunun gerçekleşmesine sebep olur. Hayatınızda her daim rahat, keyifli ve gevşek olmalısınız. Beyin buna alıştığında bu durumla devam edersiniz. Zihninizi kontrol etmeye çalışmayın. Bırakın konuşsun, çünkü onu susturamazsınız. Ama neye alıştırırsanız zihniniz onu konuşacaktır. Ben ergenliğim ve ya daha öncesinden beri ailemin beni sevdiğini düşünmezdim. Kendimi başarısızlığa odaklamıştım. Hastayım, mutsuzum, kimse beni sevmez, beğenmez. Bunun devamında özsaygım ve özgüvenim tamamen bitmiş, evden bile tek başıma çıkamaz hale gelmiştim. Herkesin arkamdan alay ettiğini düşünürdüm. Ailemle kavgalarım bitmiyordu sebebi beni sevmiyorlar… Tüm arkadaşlıklarım bitti sebebi beni kullanıyor, alay ediyorlardı. Velhasıl yeter dedim. Bu böyle devam edemez… Bu düşüncelerle neden yaşayayım ki? Anlamsız… İnanç ve yüreğimin bir yerinde olan umut beni hayata tuttu. Başladım dua etmeye “Allah’ım beni bu durumdan kurtar, bu düşüncelerden” ne kadar zaman yalvardım hatırlamıyorum. En son meditasyon, olumlamalar ile tanıştım. Ve her şeyin başı arkadaşlar “şükür”. Evvela bu evrende var olduğunuz için şükredin. Elinizdekilerle mutlu olmayı istemez daha fazlasını isterseniz başınıza gelecek tek şey var. Er ya da geç elinizdekilerin de size veda etmesi. Durun ve farkına varın nelere sahipsiniz. Bunu düşünürken daha kötüleri var diyerek rahatlatmayın kendinizi bu bir şükür değildir. Sadece minnettar olun. İşte hayat size daha fazlasını vermeye başlayacaktır.

Düşünce gücü kanıtlanmış bir olay. Kelimelerinizle oluşturduğunuz düşünceler istediğiniz her durumu gerçekleştirebilir. Bende tezahür bulan olayları şu şekilde özetleyebilirim henüz iki hafta ya oldu ya olmadı… Bir deftere istediğim tüm düşünceleri yazdım. Ve gün içinde zihnime gelen olumsuz düşünceler olduğunda bu cümlelerle cevap verdim. Ancak dediğim gibi kolay ve hızlı bir durum değil. Siz olumlu şeylere yönelirseniz bir süre olumsuz durumlar daha fazla bastırabilir. Sabırlı olun ve değişime inanın. Ben kısa bir sürede bu yöntem ile ailem ile bağlarımı güçlendirdim. Nefret ettiğim işimi sevmeye başladım. İşlerimi pratik bir şekilde hallettim. Fiziksel ağrılarım, boyun ve sırt %75 oranında azaldı. Uykum daha kaliteli bir hal aldı. Rüyalarımı hatırlayabildim. Güne enerjik başlayıp tek seferde yataktan çıkabildim. Daha hızlı okuyup, tek seferde algılama konusunda hızla yol kat ediyorum. Bunlar henüz iki hafta dahi olmadan gerçekleşebilenler. 1-2 ay sonunda daha fazla tezahür bulacak düşüncelerim var. Çünkü ne konuştuğumu bilerek düşüncelerimi ben kontrol ediyorum. Bu yöntemle insanlar daha fazla şeyler başarmıştır. İnsanoğlunun en büyük şerefi düşüncedir. Bununla tüm doğadan ayrılır. Dualar da bunun gibidir. Tüm kalbinizle inandığınız ve istediğiniz her şey verilir. Yeter ki doğru ifade edin. Ve kalbiniz buna inansın.

Bu konuyla alakalı Anand Dilvar’ın Köle kitabını, Joseph Murphy’in Bilinçaltının Gücü adlı kitabını okuyabilirsiniz. Çok fazla yardımcı olacaktır. Kendiniz için bile değilse dünya için güzellik dileyin. Neyi çok fazla söylerseniz, o olursunuz bunu unutmayın…

                

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İnsan Neyle Yaşar? / Mum

"'Göze göz, dişe diş' dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin." (Matta, 5:38-39. baplar) “Bu olay derebeylik zamanlarında yaşandı. Her türden derebeyi vardı o zamanlar. Tanrı ve ölüm korkusu olan, insana merhamet etmeyi bilenler de vardı, hatırlamaya bile değmeyecek, köpek gibi olanlar da. Fakat en kötüleri, çamurun içinden çıkmasına rağmen prens olmuş gibi davranan, toprak köleleri arasından yükselip amir olanlardı! Herkes en çok onlardan çekiyordu.”  Diyerek başlıyor  hikaye. Köylülere eziyet eden bir kâhyayı anlatıyor. Burada ana karakter “kötü” bir insan. Kötülüğü ise hırsından geliyor. Yükselerek bir köye kâhya olmuştur. Ancak köylülere eziyet etmektedir. Kraldan çok kralcılık taslıyor diyebiliriz. “Kâhya eline gücü geçirir geçirmez köylülerin tepesine bindi. Onun da bir ailesi –karısı ve evli iki kızı- vardı, epey de para biriktirmişti: Günaha girmeden, rahatça yaşayıp gidebilirdi, ama hırs dolu olduğun

İnsana Ne Kadar Toprak Lazım / İnsan Neyle Yaşar?

Bu öyküyü çok küçükken okumuştum. Yıllar geçtikten sonra tekrar okuduğumda bu kadar hafızamda yer etmiş olmasına şaşırmıştım. Öykünün tümünü hatırlıyordum. Öyküyü yeniden okuduğumda çok etkilendim. Büyük ihtimalle küçükken okuduğumda da bu denli etkilenmiştim. İnsanın aç gözlülüğü belki bu kadar açık, nazik ve zekice anlatılabilirdi. Aza kanaat etmeli. Aslında bundan bir 10 yıl önce kendi çevremde de bu böyleydi. Herkes her şeyi paylaşır, herkes halinden memnundu. Kimse daha fazlasını aç gözlülük ve ya göstermek için istemezdi. Kendi hayatını ileri taşımak herkesin hayalidir. Benimde öyle ancak, bu hırsla ve aç gözlülük yüzünden olmamalı. Bilinçlice eldekilerin keyfini çıkarırken gelmeli daha fazlası. Böyle olursa eğer hayatın tadının daha iyi çıkacağını düşünüyorum. Hep daha fazlasını isterken, ömür bitiyor bir hiçlik içinde. Özellik son zamanlar da, artık hemen hemen herkes halinden şikayetçi. Herkes daha fazlasını istiyor ama kimse daha fazlasının ne olduğunu bilmiyor. Çü

En Ünlü Güney Koreli Erkek Artistler Doğum Tarihleri, Burçları ve Dizileri

      Konumuz Kore olunca aklımıza ilk gelen diziler ve oyuncular oluyor. Erkekleri yakışıklılığı ile kızları sevimliliğiyle gözlerimize adeta şölen yaşatıyor. Benim de boş zamanlarıma ve uyku tutmayan gecelerime sık sık eşlik ediyor Koreli yapımlar. Bir dizi bitti mi hemen oyunculara ilgim yöneliyor ve tabi ki ilk olarak doğum tarihleri sonrasında da burçları merakımı cezbediyor. Bunun için en beğendiğim oyuncuların doğum tarihleri, burçları ve en popüler dizilerini hem kendim için hem de sizler için bir liste halinde hazırladım.  😍 En Ünlü Güney Koreli Artistler Doğum Tarihleri, Burçları ve Dizileri Listesi; Ji Chang Wook: 5 Temmuz 1987 ve Yengeç Burcu Dizi Önerisi: The K2, Healer           Lee Jong Suk: 14 Eylül 1989 ve Başak Burcu Dizi Önerisi: W, Pinocchio, Doktor Stranger ·          Park Hae Jin: 1 Mayıs 1983 ve Boğa Burcu Dizi Önerisi: Bad Guys, Man x Man Kim Woo Bin: 16 Temmuz 1989 ve Yengeç Burcu Dizi Önerisi: The Heirs,