Minimalizm için kısaca bir tanım yapmak gerekirse. Sadece ihtiyaç
ve gerçekten keyif veren şeyleri satın almak olarak tanımlayabiliriz.
Bir an düşündüm, dolabımda yığınla duran ve çoğu yapılmayı
bekleyen pantolon ve elbiselerimi. Doğrusu asla giyinmeyeceğim küçük bir dağ
oluşturan kıyafetleri, süs eşyalarını ve işe yaramayan gereksiz birçok araç
gereci. At! Gereksiz, sana kendini kıymetli ve ya kıymetsiz hissettiren
eşyaları. Hiçbir eşya sana kıymet yükleyemez. Belgeselde diyor ki, “Eşyaları
kullanın, insanları sevin. Tersi asla işe yaramaz.”
Ertesi hafta ablamla bir plan yaptık ve bir gün giyinmemizi
bekleyen her kıyafeti atmaya karar verdik. Hediye gelen şapkayı, paçalarını yaptırmam
gereken yıllanmış pantolonu, çok sevdiğim ancak artık giyinilecek hali kalmayan
tişörtü, hangi mantıkla aldığımı bilemediğim o abiyeyi, çok para verdiğim için
sakladığım yırtık çantayı, asla giyinmeyeceğim şıklıktan ve gündelikten uzak o
elbiseyi, karıştırdıkça çıkan belki kullanırım dediğim rengarenk göz
kalemlerini, rujları ve daha nicesini attım! İhtiyacım var mı? Yok. Bana keyif
veriyor mu? Hayır. Neden saklıyorum? Belki bir gün… Belki bir gün diye diye
yıllarca sakladım zaten. Birkaç yıl daha belki de yılların yılları daha
saklamayacağım. Attıkça üzerimden yük attım. Sade yaşam, gerçekten gereken
budur. Bir üst model telefon, daha hızlı bilgisayar, modaya uygun kıyafetler,
renk renk rujlar, allıklar, farlar, bunların hiç birinin bana faydası yok.
Yıllarca bu tüketici çılgınlığını sağlamak için uğraşan şirketlerin kazancına
kazanç katmayacağım. Her yer reklam ve satın alırsak eğer mutlu olacağımıza
inandıran haberlerle dolu, ben artık bu deliliğe son verdim. Bu propagandalara
kanmayacağım. Bir eşya ihtiyacım değilse ve bana keyifli hissettirmiyorsa o
benim olmamalıdır.
Minimalizm ile gelen en güzel şey, sabah dolabımı açtığımda
ne giyineceğim diye aval aval dolaba bakmamamdır. Zamandan tasarruf. Zaman benim,
para benim! En değerli olan hayatımdaki zamanımı daha iyi görüneceğim yalanıyla
harcamıyorum. Giyiniyorum ve çıkıyorum. Zaten toplasan 50 tane kıyafetin içinde
giyineceğin şeyi bulmak ne kadar zor olabilir ki? Para mı? En kalitelisini ancak sadece
işime yarayan tek parçayı alarak yeterince tasarruf ediyorum. Paramı bu tür
saçmalıklara kaptırmaya niyetim yok artık. 3 yıldır aynı telefonu kullanıyorum.
Daha çok yıllarca kullanmaya karar verdim. Bozulursa gider 100 liraya yaptırır
en az 2 yıl daha kullanabilirim. 2 yılda bir, hatta yılda bir en düşük 1500 liraya
telefon almak akıl işi değil gerçekten. İhtiyacım olmayan şeyi almak
istediğimde o parayı kenara atıyorum. Sonuç sahiden şaşırtıcı…
Eşyalarım sadeleşip azaldıkça huzurum arttı. Sahiden bu
korkunç tuzağa düşmemek imkansız. Farkındalık ve azlık benim vazgeçilmezim
oldu. Kendimi daha kıymetli ve değerli hissediyorum…
Ve minimalizm
belgeselini mutlaka izlemenizi tavsiye ederim…
Yorumlar
Yorum Gönder