Ana içeriğe atla

Kafka Kronolojisi


Kafka Kronolojisi



Franz Kafka, dünya çapında beğenilerek, düşünülerek okunan bir yazar. Kendisine ve yazılarına olan ilgi günden güne artmakta. Bende sizlerle, en son elime geçen Kafkaesk kitabında yayınlanmış olan Kafka Kronolojisini paylaşmak istedim.
·         1883 Franz Kafka 3 Temmuz’da Prag’da Herman ve Julie’nin oğlu olarak dünyaya geldi.
·         1885 Erkek kardeşi George doğdu 15 aylıkken öldü.
·         1887 Erkek kardeşi Henry doğdu 6 aylıkken öldü.
·         1889 Kız kardeşi Gabriele doğdu.
·         1890 Kız kardeşi Valerie doğdu.
·         1892 Kız kardeşi Ottilie doğdu.
·         1889 - 1903 İlk yazıları kayıp.
·         1901 - 1906 Prag’daki Charles Üniversitesi Almanca bölümünde hukuk okudu.
·         1904 - 1905 Description of A Struggle’i yazdı.
·         1906 Hukuk Fakültesinden mezun oldu, Prag mahkemelerinde çalışmaya başladı.
·         1908 Devletin işlettiği İşçi Kaza Sigorta Kurumu’nda çalışmaya başladı. Max Brod ile dost oldu.
·         1909 İlk yayını Münih’teki hyperion adlı dergide meditation adı altında sekiz düzyazı.
·         1910 Bohemia gazetesinde beş düz yazı yayınladı günlük tutmaya başladı.
·         1911 Yiddiş Tiyatrosu ile ilgilenmeye başladı. Yiddiş oyuncu Yitzak Löwy ile dost oldu.
·         1912 Felice Bauer ile tanıştı. 23 Eylül tarihinde bir gecede ‘Yargı’yı yazdı, ‘Ateşçi’ (kayıp olarakta bilinen ‘Amerika’ adlı eserinin ilk bölümü) ve ‘Değişim’i yazdı.
·         1913 ‘Ateşçi’ yayınlandı.
·         1914 Felice Bauer ile nişanlandı. ‘Ceza Sömürgesi’ adlı eserini yazdı, Dava’ya başladı; 1. Dünya Savaşı başladı; Felice ile ayrıldı.
·         1915 ‘Değişim’ yayınlandı. ‘Ateşçi’ öyküsüyle Fontana Ödülü’nü aldı.
·         1916 ‘Yargı’ yayınlandı; Bir Köy Doktoru adı altında derlenen öyküler yazdı.
·         1917 İbranice öğrendi; Felice ile ikinci kez nişanlandı; Tüberküloz tanısı kondu; İşçi Sigorta Kurumu’ndan salık iznine ayrıldı. Felice ile ayrıldı.
·         1919 Julie Wohryzek ile kısa süre nişanlı kaldı; Milena ile mektuplaşmaya başladı; ‘Ceza Sömürgesi’ ve Bir Köy Doktoru yayınlandı; 1. Dünya Savaşı sona erdi.
·         1920 Çek Çevirmeni Milena ile ilişkisi başladı; sağlık iznine ayrıldı ve Matliary Sanatoryumu’na yattı.
·         1921 İşe dönmeye çalıştı ancak daha fazla izin kullanmak zorunda kaldı.
·         1922 Şato, Açlık Sanatçısı ve Bir Köpeğin Araştırmaları’nı yazdı; Milena ile son kez görüştü; İşçi Kaza Sigorta Kurumu’ndan emekli oldu.
·         1923 Dor Dymant ile ilişkisi başladı; Dora Berlin’e taşındı; Açlık Sanatçısı derlemesini bir yayıncıya gönderdi.
·         1924 Şarkıcı Josefine ya da Fare Ulusu’nu yazdı; Prag’a döndü; 3 Haziran’da Kierling’de sanatoryumda öldü. Açlık Sanatçısı yayımlandı. Milena bir ölüm ilanı yazdı. “Öyküleri dünyayı kör edici bir netlikte görmeye mahkum olup dayanılmaz bulan ve ölümüne sürüklenen bir adamın ironisini ve öngörüsünü yansıtmaktadır.”
·         1925 Max Brod editörlüğünde Dava yayınlandı.
·         1926 Max Brod editörlüğünde Şato yayınlandı.
·         1927 Max Brod editörlüğünde Amerika yayınlandı.
·         1930 İngilizcede ilk Kafka çevirisi: Şato.
·         1939 2. Dünya Savaşı başladı. Max Brod, elindeki çoğu yayınlanmamış Kafka yazılarıyla Prag’dan Tel Aviv’e kaçtı.
·         1941 – 1943 Kafka’nın kız kardeşleri toplama kampında öldü.
·         1944 Milena toplama kampında öldü.
·         1945 2. Dünya Savaşı sona erdi.
·         1952 Dora öldü.
·         1960 Felice öldü
·         1968 Max Brod öldü; Kafka’nın yazıları sekreteri Esther Hoffe’ye geçti.
·         2007 Esther öldü; Kafka’nın yayınlanmamış yazılarına karşı dava açıldı.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İnsan Neyle Yaşar? / Mum

"'Göze göz, dişe diş' dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin." (Matta, 5:38-39. baplar) “Bu olay derebeylik zamanlarında yaşandı. Her türden derebeyi vardı o zamanlar. Tanrı ve ölüm korkusu olan, insana merhamet etmeyi bilenler de vardı, hatırlamaya bile değmeyecek, köpek gibi olanlar da. Fakat en kötüleri, çamurun içinden çıkmasına rağmen prens olmuş gibi davranan, toprak köleleri arasından yükselip amir olanlardı! Herkes en çok onlardan çekiyordu.”  Diyerek başlıyor  hikaye. Köylülere eziyet eden bir kâhyayı anlatıyor. Burada ana karakter “kötü” bir insan. Kötülüğü ise hırsından geliyor. Yükselerek bir köye kâhya olmuştur. Ancak köylülere eziyet etmektedir. Kraldan çok kralcılık taslıyor diyebiliriz. “Kâhya eline gücü geçirir geçirmez köylülerin tepesine bindi. Onun da bir ailesi –karısı ve evli iki kızı- vardı, epey de para biriktirmişti: Günaha girmeden, rahatça yaşayıp gidebilirdi, ama hırs dolu olduğun...

İnsana Ne Kadar Toprak Lazım / İnsan Neyle Yaşar?

Bu öyküyü çok küçükken okumuştum. Yıllar geçtikten sonra tekrar okuduğumda bu kadar hafızamda yer etmiş olmasına şaşırmıştım. Öykünün tümünü hatırlıyordum. Öyküyü yeniden okuduğumda çok etkilendim. Büyük ihtimalle küçükken okuduğumda da bu denli etkilenmiştim. İnsanın aç gözlülüğü belki bu kadar açık, nazik ve zekice anlatılabilirdi. Aza kanaat etmeli. Aslında bundan bir 10 yıl önce kendi çevremde de bu böyleydi. Herkes her şeyi paylaşır, herkes halinden memnundu. Kimse daha fazlasını aç gözlülük ve ya göstermek için istemezdi. Kendi hayatını ileri taşımak herkesin hayalidir. Benimde öyle ancak, bu hırsla ve aç gözlülük yüzünden olmamalı. Bilinçlice eldekilerin keyfini çıkarırken gelmeli daha fazlası. Böyle olursa eğer hayatın tadının daha iyi çıkacağını düşünüyorum. Hep daha fazlasını isterken, ömür bitiyor bir hiçlik içinde. Özellik son zamanlar da, artık hemen hemen herkes halinden şikayetçi. Herkes daha fazlasını istiyor ama kimse daha fazlasının ne olduğunu bilmiyor. Çü...

Kıvılcımı Söndürmeyen Ateşi Zapt Edemez

İnsan Neyle Yaşar? Kitabının ikinci öyküsüydü bu hikaye. Başlığı okumamla beraber merak etmeye başlamıştım bu öyküyü. Hani bazı cümleler vardır, insanın içine dokunur işte böyle olmuştu. Daha başlıkta içime dokunmuştu. Bu kısa öykü bir hayat dersi aslında. Nefret küçük bir kıvılcım olup yüreğimizde ki yerini aldığında kendimizi haklı çıkarmak adına her yola sürükleyebiliriz. Nefret yüktür derler ya işte öyle… Bu hikayede de nefretin aslında en çok kime zarar verdiğini net bir şekilde göreceğiz. Bir yumurtadan başlayan, her şeyi koca alevlere dönüştüren bir öfke anlatılıyor bu öyküde. Aslında ilk başlarda huzurlu bir komşulukları vardı bu öyküde ki insanların. Sonra bir gün tavuk karşı komşunun arsasına girer ve bir yumurta kayıptır. Önce kadınlar başlar kavgaya. Bir yumurtadan sebeple… Sonra erkeklerde dahil olur bu kavgaya. Öyle büyür öyle büyür ki bu kavgalar. Artık birbirlerini şehre gidip mahkemeye vermekten neredeyse topraklarıyla uğraşacak vakit bulamamışlar. Tabi ...