Ana içeriğe atla

Franz Kafka – Taşrada Düğün Hazırlıkları


Franz Kafka – Taşrada Düğün Hazırlıkları

Kafka, Euard Raban’ın nişanlısı Betty’nin kaldığı yere gidişinde başından geçenleri kendine özgü betimlemelerle anlattığı bir kitap. Franz Kafka’nın tüm notlarının ele geçirilemeden yayınlanan bir hikayesi. Öyle ki hikayede sık sık boşluklar verilmiş ve sayfa eksik notu düşülmüştü. Bu durumda beni okurken bir hayli zorladı. Evet üstün betimlemelerin içinde kaybolduğum ve hoşlandığım doğru ancak hikaye ile bağdaşamadım. Sadece güzel cümleler ile idare ettim diyebilirim. Kitap ile ilgili araştırma yaparken de karşılaştım bu durumu sorgulayanlarla. Bence de yayınevlerinin uyanıklığı… Okunurluğu yüksek bir yazar olduğu için yayınlamanın oldukça hoş bir durum olduğu düşünülmüş sanırım. Hikaye tamamlanmak için de hayli uğraşılmış gibi de geldi…
Ancak doğruyu söylemek gerekirse ben Kafka’yı okurken mutlu oluyorum. O betimlemelerin içinde zihnimi hikayeye sokmaya çalışken o, durağan sokakları, nesneleri öyle güzel ifade ediyor ki silkinip kendime gelerek o cümleyi yakalamaya çalışırken buluyorum kendimi. Bir bakıyorum hikaye yarılanmış, bir bakıyorum bitmiş bana kalansa altını çizdiğim güzel cümleler oluyor… Bu hikayede ki benim için anlamlı olan cümleleri sizlerle de paylaşayım:
“Çünkü insan ne kadar olursa olsun yine de tanıdıklarından emin olamıyor.”
“İşte insan kendini işine öyle adamalı ki ondan bahsederken keyif almalı.”
“Tek bir lamba hepsini aydınlatacak. Nasıl bir lamba bunu yapabilir ki? İskambil oynamaya yeter ama gazete okumaya yeter mi?”
“Şehir de birine iyi gelen bir şey, bir başkası için iyi olmayabilir ve onsuz yine de kolayca işlerini halledebilir. Eğer onsuz yapamıyorsa o zaman kötü sonuçlardan dolayı kendinden başkasını suçlayamaz. Biri üzülecektir ve bu şekilde bir sonraki sefer bununla nasıl baş edeceğini ilk defa gerçekten apaçık görebilir.”
“İyi bir kitap en iyi dosttur.”
“…ancak bir de gevezelik ederek zamanı harcıyorsa, o zaman şüphesiz zamanını ziyan ediyor demektir.”
“…Bu yüzden insanlar ister ona karşı olsun, ister yanında olsun sadece boş yere nefeslerini tüketiyorlardı. ”Farklı şeylerden bahsediyoruz” dedi Raban, “ Çünkü ne diyeceğimi duymak için bile beklemediniz.””
“Keşke kitaplar hakkında daha fazla konuşsa. Güzel olan her şey konusunda anında mest olur.”
-“Orada garip insanlar göreceksin! Bir düşünsene, asla uyumuyorlar!
-Peki neden?
-Çünkü hiç yorulmuyorlar.
-Neden?
-Çünkü aptallar.
-Aptallar yorulmaz mı?
-Aptallar nasıl yorulabilir!”
Eser Kafka’nın ilk eserlerinden biri ve yaklaşık 40 sayfadır.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

İnsan Neyle Yaşar? / Mum

"'Göze göz, dişe diş' dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin." (Matta, 5:38-39. baplar) “Bu olay derebeylik zamanlarında yaşandı. Her türden derebeyi vardı o zamanlar. Tanrı ve ölüm korkusu olan, insana merhamet etmeyi bilenler de vardı, hatırlamaya bile değmeyecek, köpek gibi olanlar da. Fakat en kötüleri, çamurun içinden çıkmasına rağmen prens olmuş gibi davranan, toprak köleleri arasından yükselip amir olanlardı! Herkes en çok onlardan çekiyordu.”  Diyerek başlıyor  hikaye. Köylülere eziyet eden bir kâhyayı anlatıyor. Burada ana karakter “kötü” bir insan. Kötülüğü ise hırsından geliyor. Yükselerek bir köye kâhya olmuştur. Ancak köylülere eziyet etmektedir. Kraldan çok kralcılık taslıyor diyebiliriz. “Kâhya eline gücü geçirir geçirmez köylülerin tepesine bindi. Onun da bir ailesi –karısı ve evli iki kızı- vardı, epey de para biriktirmişti: Günaha girmeden, rahatça yaşayıp gidebilirdi, ama hırs dolu olduğun...

İnsana Ne Kadar Toprak Lazım / İnsan Neyle Yaşar?

Bu öyküyü çok küçükken okumuştum. Yıllar geçtikten sonra tekrar okuduğumda bu kadar hafızamda yer etmiş olmasına şaşırmıştım. Öykünün tümünü hatırlıyordum. Öyküyü yeniden okuduğumda çok etkilendim. Büyük ihtimalle küçükken okuduğumda da bu denli etkilenmiştim. İnsanın aç gözlülüğü belki bu kadar açık, nazik ve zekice anlatılabilirdi. Aza kanaat etmeli. Aslında bundan bir 10 yıl önce kendi çevremde de bu böyleydi. Herkes her şeyi paylaşır, herkes halinden memnundu. Kimse daha fazlasını aç gözlülük ve ya göstermek için istemezdi. Kendi hayatını ileri taşımak herkesin hayalidir. Benimde öyle ancak, bu hırsla ve aç gözlülük yüzünden olmamalı. Bilinçlice eldekilerin keyfini çıkarırken gelmeli daha fazlası. Böyle olursa eğer hayatın tadının daha iyi çıkacağını düşünüyorum. Hep daha fazlasını isterken, ömür bitiyor bir hiçlik içinde. Özellik son zamanlar da, artık hemen hemen herkes halinden şikayetçi. Herkes daha fazlasını istiyor ama kimse daha fazlasının ne olduğunu bilmiyor. Çü...

Kıvılcımı Söndürmeyen Ateşi Zapt Edemez

İnsan Neyle Yaşar? Kitabının ikinci öyküsüydü bu hikaye. Başlığı okumamla beraber merak etmeye başlamıştım bu öyküyü. Hani bazı cümleler vardır, insanın içine dokunur işte böyle olmuştu. Daha başlıkta içime dokunmuştu. Bu kısa öykü bir hayat dersi aslında. Nefret küçük bir kıvılcım olup yüreğimizde ki yerini aldığında kendimizi haklı çıkarmak adına her yola sürükleyebiliriz. Nefret yüktür derler ya işte öyle… Bu hikayede de nefretin aslında en çok kime zarar verdiğini net bir şekilde göreceğiz. Bir yumurtadan başlayan, her şeyi koca alevlere dönüştüren bir öfke anlatılıyor bu öyküde. Aslında ilk başlarda huzurlu bir komşulukları vardı bu öyküde ki insanların. Sonra bir gün tavuk karşı komşunun arsasına girer ve bir yumurta kayıptır. Önce kadınlar başlar kavgaya. Bir yumurtadan sebeple… Sonra erkeklerde dahil olur bu kavgaya. Öyle büyür öyle büyür ki bu kavgalar. Artık birbirlerini şehre gidip mahkemeye vermekten neredeyse topraklarıyla uğraşacak vakit bulamamışlar. Tabi ...