Ana içeriğe atla

Bir Köpeğin Gözünden / Flush / Virginia Woolf


 Sessiz Kalan Dostlara Söz Veren Bir Kitap

Bir Köpeğin Gözünden / Flush / Virginia Woolf


Virginia Woolf daha önce okumadığım bir yazar. Rastgele kitapçıda gezerken denk geldim. Hepimizin kitap alırken dikkat ettiği arka kapaktaki yazı beni ikna etmişti. Ve akşamına okumaya başladım. Bazı yazarları okumak zordur. Virginia da tam olarak böyle benim için. Okurken yerimde saydım sanki kitap akmıyordu. Ya da ben anlamak, hikayeye girebilmek için çok çaba sarf etmiştim. Buna rağmen kitap harikaydı. Akmayan kitaplar için harika demek zor olsa da bana göre Virginia bunu çok iyi başarmış.

Flush kitabın ana karakteri ve bir köpek. Daha öncesinde bu tarzda bir köpeğin gözünden onun hislerini, dünyaya, sahibine bakışını ve korkularını okuyabildiğim bir kitap olmadı. Yazar o kadar iyi aktarmıştı ki Flush’ın hislerini okurken onun köpek olduğunu arada unutabilirsiniz. Irk, cins, desenler, kulaklar daha niceleriyle hayvanları bile ayrıştırmakta oldukça başarılı insanoğlu… Köpekler ve diğer tüm hayvanlar bunu bilmezler. Üstünlük veyahut aşağılık kompleksleri yoktur. Kendilerini iyi ve tatminkar hissetmek adına başka bir canlının cezalarla eğitilmesinin onlar için bir önemi yoktur.

Elizabeth Barrett Victoria döneminin en güçlü şairlerinden biriydi. Robert Browning’le olan aşkları ve kendi hayatlarını kurmak üzere Floransa’ya kaçışları, Avrupa edebiyat dünyası için destansı bir hadisedir. Barrett ve Browning’in mektupları Virginia’nın eline geçmiş, o da herkes gibi hayranı olduğu Barrett’i merkeze alan bir hikaye yaratacağını düşünmüştü. Fakat rivayete göre Barret’in köpeği Flush hakkında yazdıklarını o kadar etkileyici bulmuş ki, hikayeyi onun üzerine kurgulamaktan kendini alamamış.

Virginia Woolf 1882-1941 yılları arasında yaşamış, önde gelen modernist yazarlardandır. Londra’da dünyaya gelmiştir. Dönemin en önemli eleştirmenlerinden biri olarak kabul edilir. Eşi Leonard Woolf ile Hogart Press adlı yayınevini kurmuştur. Bireyin günlük yaşamını ‘bilinç akışı’ ile birlikte ve olduğu gibi, tüm karmaşıklığıyla yapıtlarına yansıtmayı amaç edinmiştir. 2. Dünya Savaşı’nın getirdiği ruhsal bunalımdan kurtulamayan yazar, kendini evlerine yakın bir nehre atarak yaşamına son verir.

102 sayfalık bu kitap okumuş olduklarımdan en iyiler arasında. Kitabın en son sayfalarında yer verilen kaynakça ve notları incelerseniz hikayeyi daha iyi kavrayabilirsiniz. Ayrıca her yayın evinde maalesef denk gelemediğim bir durum olan, kitapta yazarın hayatına yer veren Aylak Adam Yayınevine de teşekkür ederim.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İnsan Neyle Yaşar? / Mum

"'Göze göz, dişe diş' dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin." (Matta, 5:38-39. baplar) “Bu olay derebeylik zamanlarında yaşandı. Her türden derebeyi vardı o zamanlar. Tanrı ve ölüm korkusu olan, insana merhamet etmeyi bilenler de vardı, hatırlamaya bile değmeyecek, köpek gibi olanlar da. Fakat en kötüleri, çamurun içinden çıkmasına rağmen prens olmuş gibi davranan, toprak köleleri arasından yükselip amir olanlardı! Herkes en çok onlardan çekiyordu.”  Diyerek başlıyor  hikaye. Köylülere eziyet eden bir kâhyayı anlatıyor. Burada ana karakter “kötü” bir insan. Kötülüğü ise hırsından geliyor. Yükselerek bir köye kâhya olmuştur. Ancak köylülere eziyet etmektedir. Kraldan çok kralcılık taslıyor diyebiliriz. “Kâhya eline gücü geçirir geçirmez köylülerin tepesine bindi. Onun da bir ailesi –karısı ve evli iki kızı- vardı, epey de para biriktirmişti: Günaha girmeden, rahatça yaşayıp gidebilirdi, ama hırs dolu olduğun

İnsana Ne Kadar Toprak Lazım / İnsan Neyle Yaşar?

Bu öyküyü çok küçükken okumuştum. Yıllar geçtikten sonra tekrar okuduğumda bu kadar hafızamda yer etmiş olmasına şaşırmıştım. Öykünün tümünü hatırlıyordum. Öyküyü yeniden okuduğumda çok etkilendim. Büyük ihtimalle küçükken okuduğumda da bu denli etkilenmiştim. İnsanın aç gözlülüğü belki bu kadar açık, nazik ve zekice anlatılabilirdi. Aza kanaat etmeli. Aslında bundan bir 10 yıl önce kendi çevremde de bu böyleydi. Herkes her şeyi paylaşır, herkes halinden memnundu. Kimse daha fazlasını aç gözlülük ve ya göstermek için istemezdi. Kendi hayatını ileri taşımak herkesin hayalidir. Benimde öyle ancak, bu hırsla ve aç gözlülük yüzünden olmamalı. Bilinçlice eldekilerin keyfini çıkarırken gelmeli daha fazlası. Böyle olursa eğer hayatın tadının daha iyi çıkacağını düşünüyorum. Hep daha fazlasını isterken, ömür bitiyor bir hiçlik içinde. Özellik son zamanlar da, artık hemen hemen herkes halinden şikayetçi. Herkes daha fazlasını istiyor ama kimse daha fazlasının ne olduğunu bilmiyor. Çü

En Ünlü Güney Koreli Erkek Artistler Doğum Tarihleri, Burçları ve Dizileri

      Konumuz Kore olunca aklımıza ilk gelen diziler ve oyuncular oluyor. Erkekleri yakışıklılığı ile kızları sevimliliğiyle gözlerimize adeta şölen yaşatıyor. Benim de boş zamanlarıma ve uyku tutmayan gecelerime sık sık eşlik ediyor Koreli yapımlar. Bir dizi bitti mi hemen oyunculara ilgim yöneliyor ve tabi ki ilk olarak doğum tarihleri sonrasında da burçları merakımı cezbediyor. Bunun için en beğendiğim oyuncuların doğum tarihleri, burçları ve en popüler dizilerini hem kendim için hem de sizler için bir liste halinde hazırladım.  😍 En Ünlü Güney Koreli Artistler Doğum Tarihleri, Burçları ve Dizileri Listesi; Ji Chang Wook: 5 Temmuz 1987 ve Yengeç Burcu Dizi Önerisi: The K2, Healer           Lee Jong Suk: 14 Eylül 1989 ve Başak Burcu Dizi Önerisi: W, Pinocchio, Doktor Stranger ·          Park Hae Jin: 1 Mayıs 1983 ve Boğa Burcu Dizi Önerisi: Bad Guys, Man x Man Kim Woo Bin: 16 Temmuz 1989 ve Yengeç Burcu Dizi Önerisi: The Heirs,