Ana içeriğe atla

Küçük Bir Kadın – Franz Kafka


Küçük Bir Kadın Öyküsü



Küçük Bir Kadın – Franz Kafka


On sayfalık bir öykü. İçerisinde içime işleyen öyle güzel cümleler var ki… Bu öykü sanırım birçok Kafka kitabında bulunabilirmiş, ben Maviçatı Yayınlarının Açlık Sanatçısı kitabının içerisinde okumuştum.
Ben de bu öykünün içerisinde ki beni etkileyen cümleleri sizlerle de paylaşmak istedim.Küçük bir kadın kitabından alıntılar;

“Eğer bir hayatın küçük parçaları en küçük parçalara bölünebilir ve her bir parçasına ayrı ayrı değer biçilebilirse, hayatımın her bir parçası ona göre bir kusur sayılırdı.”

“Bir insan sürekli olarak bir başkasının nefretinin hedefi olamaz.”

“…Gençlik her şeyin üzerini gölgeleyen bir çiçek gibi; tuhaf karakteristik özellikler gençliğin sonsuz enerjisinin içinde kaybolur.”

“…Dünya tarafından rahatsız edilmeden kendi hayatıma sessiz sedasız uzunca bir süre devam edeceğim, düşüncesinden ayrılmayacağım.”

“…Ama ileriki yaşlarda hayatta kalan şeyler tortulardır; her biri gereklidir, hiç biri yeni değildir, her biri detaylı inceleme altındadır…”

“Hiç zarar görmeden kaçmam mümkün değil…”

“Çünkü bunların çoğu akrabalardı; sürekli boyunlarını uzatır ve bir sıkıntı koklamaya çalışırlardı ama tek ellerine geçen şey öylece durup seyretmekten başka bir şey değildi.”

“Varlıklarını bazı kurnaz bahanelerle her zaman haklı çıkaran bol görgü tanığı ve gürültücü seyirciyi her zaman sağlamıştır.”

“İnsan genç olduğunda özel anların geliş hızını abartmak için hevesli olabiliyor...”

Önceki yazımda da belirttiğim gibi; bir gün bir yazıda karşıma çıkmıştı büyük yazarların büyük olmasının sebebi belki de bir cümlenin altında yüzlerce cümle yatmasıydı… O cümleleri anlamak için hayat tecrübeleri şarttı…


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İnsan Neyle Yaşar? / Mum

"'Göze göz, dişe diş' dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin." (Matta, 5:38-39. baplar) “Bu olay derebeylik zamanlarında yaşandı. Her türden derebeyi vardı o zamanlar. Tanrı ve ölüm korkusu olan, insana merhamet etmeyi bilenler de vardı, hatırlamaya bile değmeyecek, köpek gibi olanlar da. Fakat en kötüleri, çamurun içinden çıkmasına rağmen prens olmuş gibi davranan, toprak köleleri arasından yükselip amir olanlardı! Herkes en çok onlardan çekiyordu.”  Diyerek başlıyor  hikaye. Köylülere eziyet eden bir kâhyayı anlatıyor. Burada ana karakter “kötü” bir insan. Kötülüğü ise hırsından geliyor. Yükselerek bir köye kâhya olmuştur. Ancak köylülere eziyet etmektedir. Kraldan çok kralcılık taslıyor diyebiliriz. “Kâhya eline gücü geçirir geçirmez köylülerin tepesine bindi. Onun da bir ailesi –karısı ve evli iki kızı- vardı, epey de para biriktirmişti: Günaha girmeden, rahatça yaşayıp gidebilirdi, ama hırs dolu olduğun...

İnsana Ne Kadar Toprak Lazım / İnsan Neyle Yaşar?

Bu öyküyü çok küçükken okumuştum. Yıllar geçtikten sonra tekrar okuduğumda bu kadar hafızamda yer etmiş olmasına şaşırmıştım. Öykünün tümünü hatırlıyordum. Öyküyü yeniden okuduğumda çok etkilendim. Büyük ihtimalle küçükken okuduğumda da bu denli etkilenmiştim. İnsanın aç gözlülüğü belki bu kadar açık, nazik ve zekice anlatılabilirdi. Aza kanaat etmeli. Aslında bundan bir 10 yıl önce kendi çevremde de bu böyleydi. Herkes her şeyi paylaşır, herkes halinden memnundu. Kimse daha fazlasını aç gözlülük ve ya göstermek için istemezdi. Kendi hayatını ileri taşımak herkesin hayalidir. Benimde öyle ancak, bu hırsla ve aç gözlülük yüzünden olmamalı. Bilinçlice eldekilerin keyfini çıkarırken gelmeli daha fazlası. Böyle olursa eğer hayatın tadının daha iyi çıkacağını düşünüyorum. Hep daha fazlasını isterken, ömür bitiyor bir hiçlik içinde. Özellik son zamanlar da, artık hemen hemen herkes halinden şikayetçi. Herkes daha fazlasını istiyor ama kimse daha fazlasının ne olduğunu bilmiyor. Çü...

Kıvılcımı Söndürmeyen Ateşi Zapt Edemez

İnsan Neyle Yaşar? Kitabının ikinci öyküsüydü bu hikaye. Başlığı okumamla beraber merak etmeye başlamıştım bu öyküyü. Hani bazı cümleler vardır, insanın içine dokunur işte böyle olmuştu. Daha başlıkta içime dokunmuştu. Bu kısa öykü bir hayat dersi aslında. Nefret küçük bir kıvılcım olup yüreğimizde ki yerini aldığında kendimizi haklı çıkarmak adına her yola sürükleyebiliriz. Nefret yüktür derler ya işte öyle… Bu hikayede de nefretin aslında en çok kime zarar verdiğini net bir şekilde göreceğiz. Bir yumurtadan başlayan, her şeyi koca alevlere dönüştüren bir öfke anlatılıyor bu öyküde. Aslında ilk başlarda huzurlu bir komşulukları vardı bu öyküde ki insanların. Sonra bir gün tavuk karşı komşunun arsasına girer ve bir yumurta kayıptır. Önce kadınlar başlar kavgaya. Bir yumurtadan sebeple… Sonra erkeklerde dahil olur bu kavgaya. Öyle büyür öyle büyür ki bu kavgalar. Artık birbirlerini şehre gidip mahkemeye vermekten neredeyse topraklarıyla uğraşacak vakit bulamamışlar. Tabi ...