Ana içeriğe atla

İstanbul'da Nefes Alabildiğim Mekan Gülhane


Güzel bir gün öğlesinde ruhani bunalımlarımın yüksek oluşuyla birlikte beni ne rahatlatır diye düşünürken ‘’tabii ki Gülhane çimenliği’’ dedi içimde ki ses. Yanıma örtü, öteberi ve kitaplarımı da alarak yola koyuldum. Buranın havasında benim ruhani şifam var. Örtümü yere serip uzandığım anla birlikte içimde dolaşan ne kötü bir his, ne bir kaygı, ne de gereksiz safsatalı düşünceler kalıyor. Ama ufak bir üzüntü ve serzeniş beynimi ele geçiriyor. Hatırlıyorum önceki halini, detaylara inmeye çalışıyorum. Havaların soğuk olduğu dönemlerde giremediğim Gülhane’de aklımın bir köşesinde duruyor. Bu güzel parkı çocuk parkına döndürmenin ne alemi vardı diye düşünüyorum. Çimenlere basamadığım günler geliyor aklıma, yana yana Nazım’ın Ceviz ağacını arıyorum bir yandan o zamanlar ağaçlar o kadar çoktu ki ne mümkün bulabileyim.  Şimdiler de parmaklarınızla sayabilirsiniz; o kadar az ağaç var… Gözlerimle yapıları süzüyorum hani şu içine giremediklerimiz ve dışında herhangi bir bilgilendirme yazmayan yapılar. O tarihi çeşmelerin bakımsızlığı savrulmuşluğu bir sızı bırakıyor bedenime. İşte böyle düşüncelerle kalkıp dolaşmaya başlıyorum. Önce kısa bir araştırma yapıyorum yeniden Gülhane parkı tarihi ile ilgili;

Ahmet Hamdi Tanpınar müzesi, edaloji, Gülhane, gülhane parkı, gülhane parkı ekşi,gülhane parkı tarihi, İslam bilim ve teknoloji tarihi müzesi, gülhane parkı tarihi,İstanbul'da Nefes Alabildiğim Mekan Gülhane

İsminin Gülhane olmasının sebebi içinde Topkapı Sarayının gül bahçelerinin bulunması. Bizans döneminde askeri kışlalar ve depolar bulunurmuş. Aynı zamanda Hagios Georgies manastırı ve Panagia Hodegetria Ayazması'nın bulunması nedeniyle bu bölge kutsal sayılırmış. 1839 tarihinde Tanzimat Fermanı'nın Gülhane'de okunmasından dolayı, bu fermana; Gülhane hattı humayun’u da deniyor. 2.Abdülhamid 1880'lerde ilk büyük müzenin burada yapılmasına izin vermiş. Müze-i Humayun’un yapılması sırasında bahçe düzenlemesi yapılmış ve müzeyle birlikte halka açılmış.



Atatürk, 24 Kasım 1928'de Gülhane'de düzenlenen törende "başöğretmen" şanını alarak Latin harflerini halka tanıtmış ve burada ilk dersini vermiş.
Zamanında içerisinde hayvanat bahçesinin bile olduğu İstanbul’un en güzel ve en büyük parklarından biriydi. Tüm zamanlar boyunca o kadar çalışmalar yapıldı ki son 4-5 yıl öncesiyle bile arada bariz büyüklük farkı var.

İçerisinde;
İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi bulunuyor. Dışarıdan oldukça büyük görünen bir yapı. Müzeyle ilgili bilgileri bir başka yazımda vereceğim. Müze her gün açık ve Müzekart geçerli. Müzekartınız yoksa ücreti 10 tl.

islam bilim ve teknoloji tarihi müzesi , gülhane
İslam bilim ve teknoloji tarihi müzesi , Gülhane

Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesi; Türkiye’de yeni bir tür olan Müze-Kütüphanelerin ilk örneklerinden. Pazar günleri hariç diğer günler 10.00 ile 19.00 saatleri arasında açık. İçerisi sizi sizden alacaktır bence. Çok sayıda yazarın eşyası, kitapların özgün basımlarını inceleyebilirsiniz.

ahmet hamdi tanpınar müzesi
Ahmet Hamdi Tanpınar müzesi


İstanbul'da Nefes Alabildiğim Mekan Gülhane Parkı artık eski doğallığını ne yazık ki yitirsede. Bende hala hayranlık uyandırmaya devam ediyor. Sanki hem sevip hem sevilirmiş gibi bir his. Gülhane’den söz açılır da Nazım Hikmet’ten Ceviz Ağacı okunmaz mı hiç. Son satırlarım onundur.


CEVİZ AĞACI



Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,

ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda,

budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.

Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.


Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.

Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.

Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril,

koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil.

Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var.

Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul'a.

Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım.

Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul'u.

Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.


Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.

Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında. 

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

İnsan Neyle Yaşar? / Mum

"'Göze göz, dişe diş' dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin." (Matta, 5:38-39. baplar) “Bu olay derebeylik zamanlarında yaşandı. Her türden derebeyi vardı o zamanlar. Tanrı ve ölüm korkusu olan, insana merhamet etmeyi bilenler de vardı, hatırlamaya bile değmeyecek, köpek gibi olanlar da. Fakat en kötüleri, çamurun içinden çıkmasına rağmen prens olmuş gibi davranan, toprak köleleri arasından yükselip amir olanlardı! Herkes en çok onlardan çekiyordu.”  Diyerek başlıyor  hikaye. Köylülere eziyet eden bir kâhyayı anlatıyor. Burada ana karakter “kötü” bir insan. Kötülüğü ise hırsından geliyor. Yükselerek bir köye kâhya olmuştur. Ancak köylülere eziyet etmektedir. Kraldan çok kralcılık taslıyor diyebiliriz. “Kâhya eline gücü geçirir geçirmez köylülerin tepesine bindi. Onun da bir ailesi –karısı ve evli iki kızı- vardı, epey de para biriktirmişti: Günaha girmeden, rahatça yaşayıp gidebilirdi, ama hırs dolu olduğun

İnsana Ne Kadar Toprak Lazım / İnsan Neyle Yaşar?

Bu öyküyü çok küçükken okumuştum. Yıllar geçtikten sonra tekrar okuduğumda bu kadar hafızamda yer etmiş olmasına şaşırmıştım. Öykünün tümünü hatırlıyordum. Öyküyü yeniden okuduğumda çok etkilendim. Büyük ihtimalle küçükken okuduğumda da bu denli etkilenmiştim. İnsanın aç gözlülüğü belki bu kadar açık, nazik ve zekice anlatılabilirdi. Aza kanaat etmeli. Aslında bundan bir 10 yıl önce kendi çevremde de bu böyleydi. Herkes her şeyi paylaşır, herkes halinden memnundu. Kimse daha fazlasını aç gözlülük ve ya göstermek için istemezdi. Kendi hayatını ileri taşımak herkesin hayalidir. Benimde öyle ancak, bu hırsla ve aç gözlülük yüzünden olmamalı. Bilinçlice eldekilerin keyfini çıkarırken gelmeli daha fazlası. Böyle olursa eğer hayatın tadının daha iyi çıkacağını düşünüyorum. Hep daha fazlasını isterken, ömür bitiyor bir hiçlik içinde. Özellik son zamanlar da, artık hemen hemen herkes halinden şikayetçi. Herkes daha fazlasını istiyor ama kimse daha fazlasının ne olduğunu bilmiyor. Çü

En Ünlü Güney Koreli Erkek Artistler Doğum Tarihleri, Burçları ve Dizileri

      Konumuz Kore olunca aklımıza ilk gelen diziler ve oyuncular oluyor. Erkekleri yakışıklılığı ile kızları sevimliliğiyle gözlerimize adeta şölen yaşatıyor. Benim de boş zamanlarıma ve uyku tutmayan gecelerime sık sık eşlik ediyor Koreli yapımlar. Bir dizi bitti mi hemen oyunculara ilgim yöneliyor ve tabi ki ilk olarak doğum tarihleri sonrasında da burçları merakımı cezbediyor. Bunun için en beğendiğim oyuncuların doğum tarihleri, burçları ve en popüler dizilerini hem kendim için hem de sizler için bir liste halinde hazırladım.  😍 En Ünlü Güney Koreli Artistler Doğum Tarihleri, Burçları ve Dizileri Listesi; Ji Chang Wook: 5 Temmuz 1987 ve Yengeç Burcu Dizi Önerisi: The K2, Healer           Lee Jong Suk: 14 Eylül 1989 ve Başak Burcu Dizi Önerisi: W, Pinocchio, Doktor Stranger ·          Park Hae Jin: 1 Mayıs 1983 ve Boğa Burcu Dizi Önerisi: Bad Guys, Man x Man Kim Woo Bin: 16 Temmuz 1989 ve Yengeç Burcu Dizi Önerisi: The Heirs,