Ana içeriğe atla

Garip ve Ürpertici - Ceza Sömürgesi / Franz Kafka



Suç ve Ceza İlişkisine Farklı Bir Bakış

Garip ve Ürpertici - Ceza Sömürgesi / Franz Kafka

Bir sömürgede suç işleyen bir askerin bir makineyle cezalandırılması anlatılıyor.  İsimsiz bir ada da savunması alınmayan bir mahkumun suçunu dahi bilmediği halde doğal kabul edilen bir yaklaşımla cezalandırılması anlatılır. Doğru dürüst yargılanmadan, suçlu olup olmadığı araştırılmadan cezaya çarptırılan mahkumların korkunç şekilde infaz edilmesi için tasarlanmış bir makine var. Sömürgenin eski komutanı tarafından tasarlanan bu korkunç makineyle suçlunun işlediği varsayılan suç vücuduna kazınarak, on iki saat acı çektirerek öldürülür. 


“Ayrıca mahkûm öyle köpek gibi itaatkâr görünüyordu ki, sanki bayırlarda dolaşsın diye serbest bırakılsa idam başlarken geri dönmesi için ıslık çalmak yeterli olacaktı.”

Yeni komutan ise bu ceza makinesini istemiyor. Bu makine anlatıldığında öykünün içine tüyleriniz ürpererek giriyorsunuz. Bunun için bir gözlemci olarak uzman geliyor, cezayı izlemek ve yorumunu yeni komutana bildirmek için. Subay ise suç ve ceza ilişkilerini uzmana anlatıyor kitap boyunca.

"Meseleyi anlatayım size. Burada, ceza sömürgesinde yargıçlık görevi bendedir. Gençliğime rağmen. Eski komutan zamanında da bütün ceza konularında ona yardımcı olurdum, bu aleti de en iyi ben bilirim. Benim esas aldığım şey şu: Suçtan şüphe edilmez. Başka mahkemeler bu esasa göre hareket edemezler, çünkü tek kişiden oluşmazlar ve onların da üzerinde başka mahkemeler vardır. Buradaysa durum böyle değil, en azından eski komutan zamanında öyle değildi. Gerçi yeni komutan mahkememe karışmaya heveslendi ama bugüne kadar onu işin dışında tutmayı başardım, bundan sonra da başaracağım."
"Eğer adamı önceden çağırıp sorgulasaydım karışıklık çıkardı. Yalan söylerdi, eğer ben yalanlarını çürütürsem onların yerine başka yalanlar söylerdi filan. Ama şimdi elimde ve bir daha bırakmam. Şimdi her şey anlaşıldı mı?"

"Mahkum yatakta yatarken yatak harekete geçirildiğinde, tırmık onun bedeninin üzerine indirilir. Uçları adamın bedenine hafifçe değeceği şekilde kendini ayarlar, ayarlama tamamlanınca bu çelik bant hemen gerilip çubuk şeklini alır. Ve oyun başlar. Bu işe aşina olmayan biri dışarıdan bakınca cezalar arasında bir fark görmez. Tırmık hep aynı şekilde çalışır gibi görünür. Sarsılarak sivri uçlarını insanın bedenine saplar, sarsılan yatak da adamın bedenini titretmektedir."


“Gördüğünüz gibi tırmığın şekli insan bedenine uyumlu; şu tırmık belden yukarısı için, şu tırmıklar bacaklar için, kafa içinde şu küçük oyma kullanılıyor…

… Uçları adamın bedenine hafifçe değeceği şekilde kendini ayarlar, ayarlanma tamamlanınca bu çelik bant hemen gerilip çubuk şeklini alır. Ve oyun başlar. Bu işe aşina olmayan biri dışardan bakınca cezalar arasında bir fark görmez. 


… iki türlü iğne var, bunlar çeşitli şekillerde düzenlendi. Her uzun iğnenin yanında bir de kısa iğne bulunuyor. Uzun olan yazıyor, kısası da su fışkırtıyor, kanı silsin ve yazı hep okunaklı kalsın diye…”

Ceza sistemi öyle bir işleyişteydi ki ne suç işlersen vücuduna o suç; tırmıklarla kazınarak yazılıyordu. On iki saat süren bu işkencenin yarısında zaten mahkûmun vücudu suçuna göre delinmiş oluyordu.
Bütün yetkileri tekelinde bulunduran subay ve mahkumun yaşadıkları oldukça korkunç, gezginin tanık olduktan sonra bu sistemi onaylamadığını öğrendiğinde ise subayın vereceği karar şaşırtıcılıktan öte.

Arka Kapaktan Ceza Sömürgesi;
“Acıma olmayan bir zekayla kurgulanmış bir mekanizmanın, suçlu ya da suçsuz olması gözetilmeksizin mahkum kılınmış insanları bürokratik bir katılıkta ve doğal kabul edilen bir yaklaşımla cezalandırdığı garip ve ürpertici bir tören betimleniyor. Bir yanda duygusal açıdan olaya mesafe koyan, suskun kalan tanık gezgin, öbür yanda yasama, yürütme ve yargı yetkilerini kendi üstüne almış subay…

35 sayfalık bir öykü, mutlaka okunması gerekenler arasında olmalı bence…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İnsan Neyle Yaşar? / Mum

"'Göze göz, dişe diş' dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin." (Matta, 5:38-39. baplar) “Bu olay derebeylik zamanlarında yaşandı. Her türden derebeyi vardı o zamanlar. Tanrı ve ölüm korkusu olan, insana merhamet etmeyi bilenler de vardı, hatırlamaya bile değmeyecek, köpek gibi olanlar da. Fakat en kötüleri, çamurun içinden çıkmasına rağmen prens olmuş gibi davranan, toprak köleleri arasından yükselip amir olanlardı! Herkes en çok onlardan çekiyordu.”  Diyerek başlıyor  hikaye. Köylülere eziyet eden bir kâhyayı anlatıyor. Burada ana karakter “kötü” bir insan. Kötülüğü ise hırsından geliyor. Yükselerek bir köye kâhya olmuştur. Ancak köylülere eziyet etmektedir. Kraldan çok kralcılık taslıyor diyebiliriz. “Kâhya eline gücü geçirir geçirmez köylülerin tepesine bindi. Onun da bir ailesi –karısı ve evli iki kızı- vardı, epey de para biriktirmişti: Günaha girmeden, rahatça yaşayıp gidebilirdi, ama hırs dolu olduğun

İnsana Ne Kadar Toprak Lazım / İnsan Neyle Yaşar?

Bu öyküyü çok küçükken okumuştum. Yıllar geçtikten sonra tekrar okuduğumda bu kadar hafızamda yer etmiş olmasına şaşırmıştım. Öykünün tümünü hatırlıyordum. Öyküyü yeniden okuduğumda çok etkilendim. Büyük ihtimalle küçükken okuduğumda da bu denli etkilenmiştim. İnsanın aç gözlülüğü belki bu kadar açık, nazik ve zekice anlatılabilirdi. Aza kanaat etmeli. Aslında bundan bir 10 yıl önce kendi çevremde de bu böyleydi. Herkes her şeyi paylaşır, herkes halinden memnundu. Kimse daha fazlasını aç gözlülük ve ya göstermek için istemezdi. Kendi hayatını ileri taşımak herkesin hayalidir. Benimde öyle ancak, bu hırsla ve aç gözlülük yüzünden olmamalı. Bilinçlice eldekilerin keyfini çıkarırken gelmeli daha fazlası. Böyle olursa eğer hayatın tadının daha iyi çıkacağını düşünüyorum. Hep daha fazlasını isterken, ömür bitiyor bir hiçlik içinde. Özellik son zamanlar da, artık hemen hemen herkes halinden şikayetçi. Herkes daha fazlasını istiyor ama kimse daha fazlasının ne olduğunu bilmiyor. Çü

En Ünlü Güney Koreli Erkek Artistler Doğum Tarihleri, Burçları ve Dizileri

      Konumuz Kore olunca aklımıza ilk gelen diziler ve oyuncular oluyor. Erkekleri yakışıklılığı ile kızları sevimliliğiyle gözlerimize adeta şölen yaşatıyor. Benim de boş zamanlarıma ve uyku tutmayan gecelerime sık sık eşlik ediyor Koreli yapımlar. Bir dizi bitti mi hemen oyunculara ilgim yöneliyor ve tabi ki ilk olarak doğum tarihleri sonrasında da burçları merakımı cezbediyor. Bunun için en beğendiğim oyuncuların doğum tarihleri, burçları ve en popüler dizilerini hem kendim için hem de sizler için bir liste halinde hazırladım.  😍 En Ünlü Güney Koreli Artistler Doğum Tarihleri, Burçları ve Dizileri Listesi; Ji Chang Wook: 5 Temmuz 1987 ve Yengeç Burcu Dizi Önerisi: The K2, Healer           Lee Jong Suk: 14 Eylül 1989 ve Başak Burcu Dizi Önerisi: W, Pinocchio, Doktor Stranger ·          Park Hae Jin: 1 Mayıs 1983 ve Boğa Burcu Dizi Önerisi: Bad Guys, Man x Man Kim Woo Bin: 16 Temmuz 1989 ve Yengeç Burcu Dizi Önerisi: The Heirs,