Ana içeriğe atla

Charlie Gordon Günlüğü / Algernon’a Çiçekler Yorumu


Algernon’a Çiçekler / Kobay / Flowers For Algernon


Çünkü Sevdiğim Bir Yiyecek Bulamadım! Bir Açlık Sanatçısı – Franz Kafka


Ne kadar zaman oldu hatırlamıyorum. Ne zaman aldım, ne zaman okudum. Geçenler de sosyal medyada gördüm, öyle güzel işlemiş ki içime hatırladım. Hemen yığınla duran kitaplarımın arasından alıp Charlie dedim. Sen anlatılamayacak kadar zor ve güzel bir kitapsın ama deneyeceğim! Ne yorumlar yapılmış nasıl anlatılmış acaba diye bir merak sardı içimi. Araştırdım biraz beklediğim gibi okuyan herkes oldukça memnun, etkilenmiş ve hikayenin içinden çıkmak o kadar kolay olmamıştı. Ancak bu hisleri kelimelere dökmek oldukça zordu. Yapılan yorumlardan da anladığım bu olmuştu.
Kitabı kitapçıda görüp birkaç saniyeliğine bile elimden ayırmadığımı hatırlayabiliyorum. Arka kapakta yazılan küçük özet beni oldukça etkilemişti herhalde. Aldıktan sonra uzun bir süre okumadığımı da hatırlıyorum. Kitabı bitirdikten sonra neden bu kadar geç okudum diye yaşadığım pişmanlığın tadı tekrar hissettirdi kendini.
Hani bazı kitaplar vardır… Bitmesin diye son sayfalar yavaş yavaş okunur. Benim için öyleydi Algernon’a Çiçekler. Ne kadar sürede okuduğumu hatırlayamıyorum ama okurken ağladığımı da güldüğümü de çok iyi anımsıyorum.
Charlie Gordon düşük IQ ile doğmuş, temel ihtiyaçları için yaşayan bir adam. Kendisi zaman zaman aptal olduğunun farkında ve arkadaş, zeka, aile, bilgi, sevgili istiyor. Zaman zaman dedim çünkü bu isteklerini çoğu zaman unutabiliyor… Hafızası oldukça kötü ve bu durum herkesin onunla dalga geçmesi için yeterli bir sebep…
Kitaba başladığınız da bu kitabı nasıl okuyacağım çok zor demeniz muhtemel. Çünkü Charlie yazım ve imla kuralları gibi dil bilgisini bilmiyor, bilse de unutuyor. Okudukça bu durumun ne kadar harika yansıtıldığına şaşırabilirsiniz.
Bilim adamlarının bir fare üzerinde geliştirdikleri zeka iyileştirme deneyi oldukça başarılı bir yanıt verir. Bu fare Algernon’dur. Algernon bilim adamlarının istemiş olduğu tüm gelişmelere olumlu yanıt verir. Algernon’un zeka gelişimini labirentler de ki çözümleriyle ölçerler. Algernon dünya tarihinde ki en zeki fare olabilir. Bu deneyin artık bir insan üzerinde de uygulanabileceği akla yatar. Bir kobay gereklidir. Bu kobay zeki olmak isteyen Charlie için de bir fırsattır ve kabul eder.
Ameliyattan sonra Charlie’nin günlük tutması istenir. Durumu ise bu raporlarla takip edilir. Bizde bu günlüğün içinde kitabı okurken Charlie’nin dostu olacağız. Kitabın en komik kısımlarıysa Charlie’nin noktalama işaretlerini öğrendiği bölümden oluşuyor.
Ve Charlie’nin tek rakibi artık Algernon’dur. Labirentlerde Algernon’dan daha iyi bir sonuç alması gerekmekte Charlie’nin. Bu süreç o kadar kolay olmuyor tabi. O etkileyici anlatımla Charlie için dua ederken bile bulabilirsiniz kendinizi.
En üzücü kısım mı? Charlie artık Algernon gibi büyük bir gelişim göstermiş ve bu zeka ilerlemesi ile geçmişine dair her detayı da hatırlamıştır. Peki ya Charlie’nin hissettikleri! Bakın şöyle diyor Charlie;
"Şimdi şunu fark ediyorum ki, ben de bilmeden bana gülerken onlara katılmıştım. İşte beni en çok üzen bu."
Hissettiniz mi sizde Charlie’nin hissettiklerini…
"Beni kendilerini daha üstün hissetmek ve kendi yetersizlikleri içinde güvende kalabilmek için kullandılar. Bir moronun yanında herkes kendisini zeki hissedebilir."
O artık gerizekalı değil üstün zekalıdır. Peki bu durumda insanlar Charlie ile dost oldu mu? Sevdiler mi onu? Charlie istediği zekayı elde edince diğer istedikleri de geldi mi ona?

Charlie artık bir deha, bir bilim adamıdır diyebiliriz. Zekası normalin çok üstüne fırladığından kıskanılır ve yadırganır. Charlie gene yalnızdır.
O artık çok sayıda dil bilen araştırmacı ve tez yazan bir profesördür. Fakat bir gün Algernon, labirentler ile bulmacaları çözmeyi reddeder… Algernon’da ani bir gerileme baş gösterir. Peki ya Charlie için durumlar nasıl sonuçlanacak?

Kitapçılarda kitabı kobay ismi ile de bulmanız mümkün. Ali Poyrazoğlu eskiden bu kitabı oyunlaştırdığı için bu şekilde çevrilmiş olanı var. Kitabın filmi de bulunmakta ancak kitaptan alacağınız lezzetin ufacık bir kısmını bile verebileceğini düşünmüyorum. Bir de Japonlar dizisini çekmişler diye duydum dilerseniz ona da bakabilirsiniz.


325 sayfalık bu kitapta aklınızdan çıkaramayacağınız anılar var. Hala okumadıysanız hemen okuyun derim…




Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

İnsan Neyle Yaşar? / Mum

"'Göze göz, dişe diş' dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin." (Matta, 5:38-39. baplar) “Bu olay derebeylik zamanlarında yaşandı. Her türden derebeyi vardı o zamanlar. Tanrı ve ölüm korkusu olan, insana merhamet etmeyi bilenler de vardı, hatırlamaya bile değmeyecek, köpek gibi olanlar da. Fakat en kötüleri, çamurun içinden çıkmasına rağmen prens olmuş gibi davranan, toprak köleleri arasından yükselip amir olanlardı! Herkes en çok onlardan çekiyordu.”  Diyerek başlıyor  hikaye. Köylülere eziyet eden bir kâhyayı anlatıyor. Burada ana karakter “kötü” bir insan. Kötülüğü ise hırsından geliyor. Yükselerek bir köye kâhya olmuştur. Ancak köylülere eziyet etmektedir. Kraldan çok kralcılık taslıyor diyebiliriz. “Kâhya eline gücü geçirir geçirmez köylülerin tepesine bindi. Onun da bir ailesi –karısı ve evli iki kızı- vardı, epey de para biriktirmişti: Günaha girmeden, rahatça yaşayıp gidebilirdi, ama hırs dolu olduğun

İnsana Ne Kadar Toprak Lazım / İnsan Neyle Yaşar?

Bu öyküyü çok küçükken okumuştum. Yıllar geçtikten sonra tekrar okuduğumda bu kadar hafızamda yer etmiş olmasına şaşırmıştım. Öykünün tümünü hatırlıyordum. Öyküyü yeniden okuduğumda çok etkilendim. Büyük ihtimalle küçükken okuduğumda da bu denli etkilenmiştim. İnsanın aç gözlülüğü belki bu kadar açık, nazik ve zekice anlatılabilirdi. Aza kanaat etmeli. Aslında bundan bir 10 yıl önce kendi çevremde de bu böyleydi. Herkes her şeyi paylaşır, herkes halinden memnundu. Kimse daha fazlasını aç gözlülük ve ya göstermek için istemezdi. Kendi hayatını ileri taşımak herkesin hayalidir. Benimde öyle ancak, bu hırsla ve aç gözlülük yüzünden olmamalı. Bilinçlice eldekilerin keyfini çıkarırken gelmeli daha fazlası. Böyle olursa eğer hayatın tadının daha iyi çıkacağını düşünüyorum. Hep daha fazlasını isterken, ömür bitiyor bir hiçlik içinde. Özellik son zamanlar da, artık hemen hemen herkes halinden şikayetçi. Herkes daha fazlasını istiyor ama kimse daha fazlasının ne olduğunu bilmiyor. Çü

En Ünlü Güney Koreli Erkek Artistler Doğum Tarihleri, Burçları ve Dizileri

      Konumuz Kore olunca aklımıza ilk gelen diziler ve oyuncular oluyor. Erkekleri yakışıklılığı ile kızları sevimliliğiyle gözlerimize adeta şölen yaşatıyor. Benim de boş zamanlarıma ve uyku tutmayan gecelerime sık sık eşlik ediyor Koreli yapımlar. Bir dizi bitti mi hemen oyunculara ilgim yöneliyor ve tabi ki ilk olarak doğum tarihleri sonrasında da burçları merakımı cezbediyor. Bunun için en beğendiğim oyuncuların doğum tarihleri, burçları ve en popüler dizilerini hem kendim için hem de sizler için bir liste halinde hazırladım.  😍 En Ünlü Güney Koreli Artistler Doğum Tarihleri, Burçları ve Dizileri Listesi; Ji Chang Wook: 5 Temmuz 1987 ve Yengeç Burcu Dizi Önerisi: The K2, Healer           Lee Jong Suk: 14 Eylül 1989 ve Başak Burcu Dizi Önerisi: W, Pinocchio, Doktor Stranger ·          Park Hae Jin: 1 Mayıs 1983 ve Boğa Burcu Dizi Önerisi: Bad Guys, Man x Man Kim Woo Bin: 16 Temmuz 1989 ve Yengeç Burcu Dizi Önerisi: The Heirs,