İnsan Hiç Tanımadığı İnsanı Özler Mi? Özlüyorum...
Hayli uzun zaman olmuştu Sait Faik okumayalı. Burgazada’ya
gidip onu hissetmeyeli. Sait Faik ile ilk Burgazada’da tanışmıştım. İstanbul’un
en sevdiğim yegane yeri Burgazada’nın havasını ciğerlerime doldururken, yokuş
yukarı çıktığımda onun evini gördüm. Kendimi hemen içeriye attım. O eşyalar,
fotoğraflar, mektuplar ve daha nicesine hayran olmuştum. Belki de aşık… 22
Ağustos 1959 tarihinde Darüşşafaka Cemiyeti’nin sorumluluğu ile müze olarak
açılmış Sait Faik’in evi, kendi isteği doğrultusunda da ücretsiz olarak.
Birkaç hafta öncesi ablam bir mesaj attı. Sait Faik
belgeseline bilet aldım diye. Ablası olanlar bilir ki bir yere davet edildin mi
ablan tarafından seçim şansın yoktur. Ablama biraz nazlanmış olsam da işin aslı
hiçte öyle değildi. Resimlerini gördüğümde, ismine bile denk geldiğimde
kalbimin hızlı çarpmasına sebep olan adama koşup gitmez miydim hiç. Geldi çattı
11 Mayıs. Ben ona doğru sakin adımlarla ilerlerken aniden bastıran yağmurla
adımlarım hızlandı. Yağmur beni ona yetiştirmeye çalışırken, bense bir kuru
duvarın altına sığınmıştım çoktan. Dakikalar hızlı hızlı geçerken bende tekrar
yola koyuldum. Salona küt küt atan kalbimle birlikte adım attım ve yerime
oturdum.
Belgesel ne kadar sürdü onu hesaplayamadım. Zaman benim için
o sırada akmadı. Düşünmedim, not almadım, resim çekmedim. Sait Faik yürüdü ben
yürüdüm. Hayata Adapazarı’nda başladı ben de oradaydım. İstanbul’a birlikte
geldik, Bursa’ya birlikte sürüldük. Oradan Fransa’ya beraber geçtik… Sait Faik
hakkında çok şey öğrendim, çok şey buldum. Sakin, konuşmayı sevmeyen, bir
köşede oturup etrafı izleyen. Benim Sait Faik’le çok ortak noktam vardı. Ah ne
olurdu küçük bir an onun gibi düşünebilsem, sadece bir cümle onun gibi
yazabilsem.
Belgesel çok çok güzeldi. Yer yer anlatılan hikayeler,
yapılan röportajlar şahaneydi. Bakkaldan amcaoğluna, Ara Güler’e kadar.
Gelmişken aklıma sizle paylaşmadan olmaz, röportaj yapan bir abinin
söyledikleri; ‘’O eski ada çok daha güzelmiştir, o eski insanlar bizden çok
daha iyiymiştir, bizler kötü insanlarız’’…
Bu belgesel; benden hikayesinde Saik Faik ile buluştum. Buradan
bu belgeselde emeği geçen herkese kendi adıma teşekkür ederim. Hala ağlamaklı
olurum… Kaliteli bir yapım ortaya konmuştu.
“Dünya değişiyor dostlarım,
günün birinde gökyüzünde, güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz.
Günün birinde yol kenarlarında, toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da
göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama, çocuklar, sizin için kötü olacak. Biz
kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak. Benden hikâyesi.”
Belgeselin sonunda Sait Faik’in Son Kuşlar kitabında ki
alıntı da gözlerim dolmuştu. O çocuklar bizdik…
Yorumlar
Yorum Gönder